Haçana bir Pinokyo!

Yayın Tarihi: 26/07/23 05:00
okuma süresi: 3 dak.

Geppetto yaşlıdır, yoksuldur, ama ağaç yontmasını gayet iyi bilir..
Pinokyoyu yontar...
Dolayısıyla Pinokyo'nun yaratıcısı ve "babası"dır.
Pinokyo, odundan yapılmıştır ama özgür ve asidir...

Pinokyo okula gitmek istemedigi için, onu yapan Gepetto'dan kaçar.
Daha sonra ikna edilir ve eğitimden geçirilir...

Neticede bu odun parçası, bir perinin yardımıyla küçük bir çocuğa, insana dönüştürülür.
Ama artık özgürlüğünden ve asiliğinden zerre kalmaz.
Pinokyo insana dönüştüğünde sahiden kukla olur!

***************************************************************************************************
Yapamazsan yönetemezsin.
En iyi ihtimalle eskiyi "yürütürsün".
Fakat artık modern dünyada insanlar "yürütülmek" değil,
Özgür iradeleriyle seçtikleri tarafından yönetilmek ister.

Çünkü yürütümde bir seçim yok,
Kabullenme vardır...

Uygar olmak istiyorsak,
Karşımızdakini değil, öncelikle kendimizi sorgulamalıyız...
Kıbrıs Türk toplumunu “var etme” için en iyi yol nedir?
Onun var olmasını sağlayacak "yeni" koşulları keşfetmektir...
Yoksa!
Yoksa'sı artık apaçık belli:

Biyopolitika...

Biyopolitika, Avrupa yakın siyasi tarihine damgasını vurmuş bir kavram.
Kavramı ilk kez Michel Foucault kullanmış...
Foucault, biyopolitika için, nüfusu ekonomik bir kaynak olarak gören, insan bedenini de siyasete dâhil eden bir iktidar biçimidir diyor!

Yani insan, biyopolitikaya göre siyasetin öznesi değil nesnesi durumundadır!
Bu durum toplumun ortak olarak değil, pazar olarak görülmesi demektir...
Bir yerleri çağrıştırıyor mu bu sizlere?

Siyasi sorunlar arasındaki bu gayri insani faktörü tanımlamak esas çözümdür...
Çünkü hayat yeniden tanımlanıp değişirken, maalesef biz yerimizde sayıyoruz...
Bu ülkede iktidarı yakalayan, hayatı yeniden tanımlayıp değişimi gerçekleştireceğine, kendisi de sistemin bir parçası haline geliyor!

Kusura bakmayın ama, manevî mağlubiyetimiz de inkâr edilemez boyutlara ulaşmıştır artık...
Siyaset sorunları çözme sanatıdır ama, hiç kimse, bir olayın nedenlerini açıklamadan ve o nedenleri ortadan kaldıramadan sorunları çözemez...

Sorunları çözmek yerine, "ondan" ya da "bundan" taraf olur, "suçlu kimdir" tartışmaların girer...

Neticede, bazı odaklar, kendi düşüncelerinde bizleri sadece "söz geçirilecek basit bir halk"  durum ve düşüncesine indirgedi...

Topluma, siyasete müdahale fikri de bu ortamda ürüyor.
Kendi şartlarına göre hayatı ve politikayı restore ediyorlar.

Peki ama haçana bir bu toplum kendi kendinin mağduru olarak yaşayacak ve yaşatılacak?
Nereye yürütüldüğümüzün farkında mısınız?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Mehmet ÇAĞLAR yazıları