“Sakın uykuya geri dönme”

Yayın Tarihi: 14/09/20 07:00
okuma süresi: 3 dak.

“Şafağın sana söyleyecek sırları var, uykuya geri dönme. Gerçekten istediğin şeyi sormalısın, uykuya geri dönme. İki dünyanın birbirine dokunduğu kapının eşiğinden insanlar girip çıkıyor,

kapı dönüyor ve açılıyor. Sakın uykuya geri dönme.” der muhteşem bir derinlikle Mevlâna Celaleddin-i Rûmî.

Sıradan bir şiir ya da şurada burada anlamadan paylaşılan beyitler gibi düşünmemeli Mevlâna’yı. O derinliğine indikçe dibi görünmeyen ama inadına derinleştikçe aydınlatan bir kuyu gibi. 

O bize bilinci anlatıyor.

İnsan hayatının yaklaşık üçte birini uykuda geçirir. Ölümün kardeşi olan uykuda. Bilinç düzeyimizin sıfıra yakın olduğu ve sadece sıradan yaşam fonksiyonlarımızın devam edebildiği bir süreç uyku. 

Bu “Bilinç Öğretisi’nin de ilk adımı aslında. İkincisi ise kalan diğer üçte ikilik zaman dilimidir. Her şeyi yaptığımız, yiyip içtiğimiz, konuştuğumuz, çalıştığımız, gezip tozduğumuz, aşık olduğumuz, öfke duyduğumuz, acılar yaşayıp mutlulukları tattığımız, kısaca hayatımızın uyanık olduğumuz dönemi. Hayatı bu iki bilinç içerisinde yaşıyoruz. Yeni, “ya içindeyizdir çemberin ya da dışında yer alacağız.”

Peki tüm bir hayat böyle mi geçer? İki bilinç düzeyi halinde. Uyuyarak ve uyanık olarak mı?

Elbette değil. Bu ikisi olması gereken. Ancak iki bilinç daha var ki, esas mesele onlar. 

Bunlardan birisi öncelikle kendimizle ve tüm yaşadıklarımızla ilgili yüksek farkındalık içinde bulunduğumuz bilinçtir. Olumlu veya olumsuz diye bir yargılamaya gitmeden, kendimizi hatırladığımız bilinç bu. Bu bilince erişmek bir lütuf aslında. 

Bir diğer bilinç ise herseyini üzerinde. İnsan olmanın üst sınırında. 

İnsanın nesneleri ve çevresinde tüm olup biten her şeyi, olduğu gibi, tarafsız şekilde görebildiği, çoğu dinlerde “aydınlanma” olarak bahsedilen nesnel bilinçlenme hali. 

Kusur aramayan, eleştiri veya negatifliği değil, sadece olumlu bir yaklaşımı v çözücü ifadeleri kullanabilen insanın olgun halini simgeleyen bir bilinç. 

Rumi işte bunun tamamının öylesine derin anlatıyor ki, anlamak lazım. Anlamadan inanmamak, anlamadan konuşmamak lazım. Anlamadan çok konuşanı da Sufi Dervişlerin dediği gibi “az dinlemek” lazım.  

Hayat kısa… 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları