Cumhurbaşkanı Akıncı, iç sorunlarda liderlik ortaya koyabildi mi?

Yayın Tarihi: 15/10/18 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Kıbrıs sorununun çözümü için, farklı modeller tartışılmaya başlandı.

Bu gayet normal, denenen ve başarıya ulaşmayan her girişim, sonuçta farklı yöntemleri getirir.

Bunu normal karşılıyorum.

Önemli olan, her denemenin, her adımın, her tarafça kabul edilmesi, sahiplenilmesi.

Kıbrıs sorununun en büyük mağduru ve düşüncesi en son akıllara gelen, Kıbrıslı Türklerdir.

Rum Hükümet Sözcüsü Prodromos Prodromou yazılı bir açıklama yaptı;

"Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı Nikos Anastasiadis New York 'ta görüştü."

Şaşırtıcı mı, yoksa sürpriz mi, bilinmeyen bir konu mu?

Hayır, elbette hiç biri değil, hatırlayalım:

"Crans Montana'da sanki Türkiye, Yunanistan ve Rum müzakerecilerin konferansı var.

Bu durum Kıbrıslı Türklere haksızlıktır.

Sıfır garanti, sıfır asker Türkiye tarafından kabul edilse bile, Kıbrıslı Türklerin beklentileri, istekleri, eşitliği, kazanımları ne olacak, bunlar ne zaman tartışılacak?

Bunlara kabul görecek şekilde cevap vermeyen, sadece garanti ve güvenlik konularının ağırlaştığı bir çözüm modeli kuzey Kıbrıs'ta yapılacak referandumdan onay alacak mı?

Buna önem verilmiyorsa, Kıbrıslı Türklere bir haksızlık daha yapılıyor demektir."

Crans Montana süreci çökerken özetle bunları yazmışım.

Biraz daha geriye gidelim;

16 Mart 2016 tarihinde yine bu köşe de, şunları yazmışım;

"Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ve Rum lider Anastasiadis geçtiğimiz hafta bir araya gelmiş.

Bunu güneydeki gazetelerden öğrendik, hatta çok samimi bir ortamda gerçekleşen bir görüşme olmuş ki birbirlerine isimleri ile hitap etmişler.

Toplantı Hollanda Büyükelçiliğinde yapılmış, başka üst düzey yöneticiler de varmış, Türkiye'nin AB üyeliği ve bazı başlıkların açılması ile ilgili bir görüşme ortamı varmış.

Kıbrıs sorunu, Türkiye için AB yolunda bir engeldir, mülteci sorunu Türkiye ile AB ilişkilerini farklı noktalara getirdi.

Kıbrıs Cumhuriyeti, bir AB üyesidir ve Türkiye ilişkilerini normalleştirmek zorundadır.

Kabul edelim veya etmeyelim, siyasi olarak birbirini tanımadığını söyleyen bu iki ülke, birbiriyle spordan ticarete her türlü ilişkiyi kuruyor.

Rum tarafının, Kıbrıs sorununda muhatap olarak Türkiye'yi kabul etme çabası sır değil, bu yıllardır sürdürülen bir politika.

Bunu başarmış görünüyorlar, görüşüyorlar, pazarlık yapıyorlar."

Yani ilk değil, son da değil, devamı da mutlaka gelecektir.

Burada konu Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşme yapılıp yapılmaması değil, konu Kıbrıslı Türklerin göz ardı edilmesidir.

Ve görüldüğü üzere bu yeni ve bugün olan bir gelişme değil.

Biz bunu dert edeceğimize, olayı kişiselleştirip, siyasi kazanç elde etmenin peşine düştük.

Sayılmayan, saygı duyulmayan, kuzey Kıbrıs'ta yaşayan herkestir.

Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik, beklentim olmasa da yeni argümanlar ve motivasyon şarttır.

Anastasiades seçimleri kazandı, göreve devam ediyor.

Peki, bizde, Kıbrıs Türk liderliğinde yeni bir enerji ortaya çıkar mı?

Belki bu soru ve tartışma için çok erken.

Fakat süreç hızla ilerliyor ve UBP kurultayının sonlanması ile siyasi tartışma ortamı, Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmaya başlayacak.

Hatta bunun hazırlığı yapılıyor gibi.

Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, bu hazırlığın isimlerinden.

Özellikle Türkiye kanadı tarafından, Kudret hocayı öne planda tutma politikası var.

Kudret hoca için, son Cumhurbaşkanlığı seçiminde yakalanan sinerji, partisi HP'yi hükümet olma noktasına kadar getirdi.

Fakat hükümet yıpranmışlığı, bu sinerjiyi bitirmiş gibi.

Kudret hoca bugünden sonraki siyaset yaşamında daha zor zamanlar yaşayabilir.

Seçimin adı önemli değil, bu zorluk kolay aşılamayacak.

Türk ve Rum yetkililerle görüşme elbette olacak, fakat Kudret hoca o klasikleşmiş "Türkiye'nin adamı" imajını kırmazsa, aksi onu pekiştirecek adımlar atmaya devam ederse, ters tepecek.

Peki, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı?

Cumhurbaşkanı Akıncı, halktan koptu mu, iç sorunlarda liderlik ortaya koyabildi mi?

Cumhurbaşkanlığına giden yolda şu politik söylemler vardı;

1.Çözüm Odaklı Siyaset
2.Toplumsal Konulara Duyarlılık
3.Türkiye ile Karşılıklı Saygıya Dayalı İlişki
4.Bağımsız ve Tarafsız Cumhurbaşkanı

Çözüm odaklı bir siyaset ve çaba ortaya konmuştur, bunun aksini söylemek mümkün değil.

Fakat Cumhurbaşkanı Akıncı, özellikle iç konularda beklenen ilgiyi gösteremedi.

Toplumsal konularla iç içe olamadı.

2018 yılı sonuna doğru Cumhurbaşkanlığı seçim tartışmasının artacağı kesin.

Bakalım süreç içinde neler, kimler gündeme gelecek.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları