Kopyacılık, kritik kasım ve bazı sorular...

Yayın Tarihi: 23/10/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Allah'tan Kudret Hoca var…

Neden mi?

E canım maazallah o da olmasa, kalkıp 'toprak ile garantiler birbirinden ayrıldı, bu olumsuz bir şeydir. Rum tarafından beşli görüşme sözü alınmadan toprak toplantısına geçilmemeli' demese çözümsüzlük edebiyatçıları malzemesiz kalacak da ondan…

Zira hoca konuştu, arkasından son zamanlarda hiç sesini duymadığımız DP Lefkoşa Milletvekili Mustafa Arabacıoğlu çıkageldi…

O da 'Toprak ile garantiler ayrılmaz, beşli sözü almadan toprak konusuna geçilmez' diyerek aynı nakaratı tekrarladı.

Ardından her pazar, Kıbrıs konusunda bir açıklama yapmazsa olmayan UBP Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar'ın açıklaması geldi…

O da hocanın dediği gibi 'Toprak ile garantiler ayrılmaz, beşli sözü almadan toprağa geçilmez' dedi.

Ne güzel.

Eh, bu kadar açıklamadan sonra 3.Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu geri kalır mı?

O da sağ olsun çıkıp aynen diğerleri gibi 'Toprak ile garantiler ayrılmaz, beşli toplantı sözü alınmadan toprak konusuna geçilmez' deyiverdi.

Peki neden hocanın bu açıklamasının üzerine gidildi dersiniz?

E canım, Rumlardan beşli konferans sözü almak ne demek?

Bir tarih almak demek…

E peki alınmasın mı?

Bilakis, keşke New York'ta yazılmadan anlaşılan ancak tıkır tıkır işleyen takvim alenen açıklanabilseydi.

Ama olmadı…

Neden?

Herkesin malumu olmak üzere Rumların takvim fobisi yüzünden…

Ha haklılar mı?

Bence değiller ama olmuş bir kere…

Daha önce defalarca yazdığımı yine yazmam gerekirse;

Kıbrıs sorunu başarır da yeni bir referanduma giderse bunda Kıbrıslı Rumların hayır oyu verme ihtimali hiç yoktur.

Böyle bir hayırdan ancak ve ancak Türk tarafının da hayır demesi ile kurutulabilirler ki bence öyle bir ihtimal da söz konusu değildir.

Dolayısıyla böyle bir hayır oyu ihtimali bulunmayan Rumlar, 2004'te Kofi Annan'ın ortaya koyduğu takvim ve hakemliği de suçlayarak yukarıda dediğim fobiyi kendilerine edinmişlerdir.

Tekrar tekrar aynı konuları söylemekten yoruldum.

Yazmaktan da yoruldum…

Muhtemelen siz de okumaktan yoruldunuz…

Ama ne yapacaksın işte, çıktık bir yola, geri dönüş yok, hep beraber 31 Aralık 2016 tarihine ilerliyoruz…

Ve yeri gelmişken, yazıma konu olmuşken iki kelam da sevgili dostum Kudret Özersay için de etmekten geri durmayacağım…

Geçen gün programda hocayı izledim.

Hatta kendisiyle yaptığım Facebook yazışmasını da geçen hafta bu köşede irdeledim…

Diyeceğim odur ki, okey, hepimiz hemfikiriz ki hoca bu konularda en donanımlı insandır…

Da…

Bütün program boyunca hep bir şüpheden bahsetmek, hep bir 'şu olursa sonumuz bu olur, böyle olursa yandık' tadında bilgilerden bahsetmek tek taraflı olmuyor mu?

Yani arada aralara 'müzakerelerde şu iyi gidiyor, burada avantaj elde ettik' filan demek yok mu?

Olmayacak mı?

Sürekli negatif konuşmanın, korku yaymanın kime ne faydası vardır?

Umarım bu konudaki engin bilgilerinin sadece negatif olanlarını değil pozitif olanlarını da paylaşır.

Misal, madem yeri geldi, bugün bu gazetenin manşet haberine, kendisine ait yazımın başında da belirttiğim 'toprak ile garantilerin ayrılması' mevzusundaki yorumları ışığında, ne der?

İşte toprak görüşmeleri ile birlikte 'yan odada' Türkiye ile Yunanistan'ın gayriresmî de olsa 'garantiler' konusunu ele alması ihtimali olumlu bir gelişme sayılmaz mı?

İki konunun ayrı ayrı ele alınması madem kendisine göre şüpheli idi, Türk tarafının girişimleri sonucu gelinen (ancak henüz kesin olmayan bu modaliteye) bakışı nedir?

Bundan başka, görünen o ki, Kıbrıs müzakerelerinde tarihin en kritik kasım ayını geçireceğiz…

Bakalım artık…

Ya hat, ya bat…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları