"Londra'da Çok Kültürlülük" ve biz

Geçtiğimiz hafta Londra'da önemli bir etkinliğe katıldım.

Devamli üreten, devamlı İngiltere'de, Avrupa'nın diğer ülkelerinde yaşayan Türkçe konuşan toplumlarımızla ilgili araştırmalar yapan, kitaplar yazan değerli Sosyolog Semra Eren Nijhar'ın son kitabının tanıtım etkinliğinde idim.

Kitabın başlığı 'Londra'da Çok Kültürlülük'. Yazar, değişik ülkelerden , kültürlerden gelen birçoğu tanınmış kişilerin yaşamlarından portlerer sunuyor kitabında.

Aralarında siyasetçiler, akademisyenler, müzisyenler, yazarlar var. İsimlerini duymadığım bazı kişilerin ibret dolu yaşam öykülerini büyük bir zevkle ve bir çırpıda okudum.

Özellikle 70 li yıllarda birçok defalar konferanslarda izleme fırsatı bulduğum Ambalavander Sivanandan'ın yazara söyledikleri çok ilgimi çekti. Sivanan'dan yıllarca ırkçılığa karşı savaşta ön safhalarda yeralan önemli bir mücadele lideri.

Çok büyük bir ustalıkla ve birçok ünlü kişilerin söyledikleri, Doğu ve Batı medeniyetinden alınan ata sözleri ile donatılmış kitabı tüm okurlarıma tavsiye ederim.

Kitapla ilgili bir eleştiri yapmam gerekirse, yazarın söyleşi yaptığı kişilere sorduğu son sorunun konuyla olan bağlantısının pek anlaşılır bir şekilde yapılamaması olur. Söleşi yaptığı kişilerin geldikleri ülkelerde Türkiye'nin imajının ne olduğu konusundaki düşünceleri sanırım ayrı bir kitap konusu olabilirdi.

Kitap yazar tarafından 15 yıl önce yazılmış, ancak basılma aşaması şimdiye ertelenmiş. O yıllardan buyana çok kültürlülük konusunda oldukça büyük görüş değişiklikleri olmasına ragmen yine de önemli tarihsel bir arşiv niteliğinde bir yapıt.

Bir zamanlar çok kültürlülük çok olumlu bir olgu olarak nitelendiriliyordu. Ancak Temmuz 2015 yılında yapılan 'You Gov' anketine göre çoğunluk çok kültürlülüğün olumlu değil olumsuz sonuçlar yarattığı görüşünde.

Özellikle Müslümanlara bakış açısı endişe vermekte. Tabi bu görüşlerin yayılmasında Newyork ve Londra'ya yapılan tedhiş saldırılarının büyük bir rolü var. Lee Rigby isimli askerin Woolwich'de hunharca katledilmesi ve Avrupa çapında yeralan diğer benzeri olayların da tabi. O olaylardan sonra özellikle Müslüman görünümlü kişilere karşı çok sayıda saldırılar düzenlendi.

Kitap tanıtımında söz alarak çok kültürlülük tartışmalarının yerini artık eşitlik, daha doğrusu eşitliğin olmaması tartışmalarının aldığını ve bizlerin de toplum olarak diğer etnik azınlık toplumlarla omuz omuza ırkçılık, seksizm gibi şeylere karşı savaşım vermemizin gerekliliğini vurguladım.

Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosu sayın Emirhan Yorulmazlar'ın ev sahipliği yaptığı kitap tanıtımında tartışılan konular toplum olarak devemlı tartışmamız gereken konulardır. Üzücüdür ki sayın Yorulmazlar'ın düzenlediği resepsiyonlara hiç kaçırmadan katılanları bu önemli etkinlikte göremedim.

Irkçılık üzerine son tartışma Embargolular! Grubu tarafından sevgili Fevzi Hüseyin'in Başkanlık döneminde düzenlenmişti. 6 yıl önceydi sanırım.

Türkiye'li toplum kuruluşları çok aktif bir şekilde bu tartışmalarda yerlerini almaktalar. Daymer, Alevi Toplum Merkezi ve Cemevi gibi kuruluşlar düzenli olarak diğer toplumlarla bu tür toplantılar yapıyorlar, ortak stratejiler belirliyorlar.

Kıbrıs'lı olarak ben dahil üç kişi vardı etkinlikte. Semra hanımın ve sayın Yorulmazlar'ın suçu değil bu. Çünkü birçoklarının davet edildiğini biliyorum.

Niye bu hayati önem taşıyan konulara karşı Kıbrıslıtürkler olarak bu denli kayıtsızık? Görkemli balolar düzenlemekten, anlamsız projeler peşinde koşmaktan vakit bulamıyor, kısır bir döngü içerisinde dönüp dolaşıyoruz.

Yerel gazetelerde bol bol fotoğraflar, nutuklar, palavralar, anlamsız yarışlar…

Bol laf, az icraat. İşte bu bizim hikayemiz.

Bunları devamlı ben ve birçoklarımız dile getiriyoruz, ancak bu durumun değişmesi için ne önerileriniz var diye soracaksınız.

Eğitim konusunda şimdiki kısır döngüye son vermek için kolları sıvadık. Kapsamlı bir programla ve güçlü bir ekiple yola çıkıyoruz. Bakalım sunduğumuz yenilik önerileri benimsenecek mi, yoksa aynı hamam, aynı tas çalışmalar mı rağbet görecek yine.