Olağanüstü bir Yaz

Yayın Tarihi: 28/08/16 08:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Nasıl bir Yazdı o! Yaz ayları artık Laurie Lee'nin ölümsüz "Cider With Rosie" kitabındaki gibi masum ve olaysız geçmiyor.

Artık 1966 yılındaki gibi tüm yaz boyunca "top çizgiyi aştı mı, aşmadı mı?" gibi banal konulara kafa yorulmuyor.

Şimdilerde, dünyadaki olaylar karşısında duyarlılığımızı geçici bir süre için de olsa bir köşeye park etme isteğimiz giderek dayanılmazlaşıyor.

Ben örneğin 5 hafta kadar sosyal medyadan uzak kaldım. Hiç köşe yazısı okumadım. Haberleri mümkün olduğu kadar az dinledim. Farkına varmışsınızdır belki, yazılarıma 2 ay boyunca ara verdim.

Yaz aylarında olsun, tıpkı kışlık giysilerimizi dolaplarımızın ücra köşelerine ittiğimiz gibi, duyarlılığımızdan bir süre uzaklaşmak isteği ile çırpınıyoruz. Tabii çabamız boşuna. İzin vermiyor gelişen olaylar buna.

Özellikle Facebook gibi bir sosyal medyadan geçici de olsa uzaklaşmak ilaç gibi geldi.

Çünkü son zamanlarda o kadar çok haber kirliliği, anlamsız, saçma, kışkırtıcı yorumlarla doluydu ki bu normalde sevdiğim iletişim aracı, onu tamamen terk etmeyi bile düşündüm.

Kabullenmesi kolay olmayan olaylara kulak tıkamak birçoğumuzun uygulayabileceği bir lüks.

Ama Afrika'nın çeşitli yerlerinde, Türkiye'de, Ürdün veya Lübnan'da, Filistin'de bulunan göçmen kamplarında yaşayan zavallı insanlar için durum böyle mi?

Ya Rio'da, Kalküta'da, Peru'da "Shanty Town" denilen yoksul semtlerde, veya İstanbul'un gecekondu mahallelerinde yaşayan insanlar? Onlar bu lükse sahip değiller.

Gerçekten çok olağanüstü bir Yaz geçirdik bu yıl. İstanbul Atatürk Hava Limanında ve Fransa'nın Nice şehrinde, Bangladeş'de yapılan terör saldırıları, Türkiye'deki askeri darbe girişimi bunlardan sadece birkaçı.

Ve Süriye savaşı tüm hızı ile devam etti, ediyor. Sonuç olarak on binlerce , yüzbinlerce masum halkı ülkelerinden firar etmeye zorlayarak.

Tabii ki Birleşik Krallık'ta yaşayan bizleri en fazla etkileyen konu AB Referandumundan çıkan Brexit kararı oldu. Bu inanılması güç kararın etkileri şimdiden kendilerini göstermeye başladı bile. Çok olumsuz şekilde hem de.

Yaz aylarında gelişen olaylar için her gün binlerce yorum yapıldı, yapılmaya devam ediliyor.

Ben aynı şeyi yapmayacağım. Sadece gözüme çarpan, belki de birçoklarının kaçırdığı bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Önemsiz görülse de çok önemli bir konu aslında.

Nice'de yaşanan ve 84 kişinin ölümü ile sonuçlanan terör saldırısından sonra, sosyal medyada Enfield Belediyesinin merkez binasında yarıya indirilmiş bir Fransız bayrağının dalgalandırıldığını okudum.

Bu olaydan önce, 28 Haziranda biliyorsunuz İstanbul Atatürk Hava Limanına saldırı düzenlenmiş ve 42 kişi hayatını kaybetmişti. Daha önce de Türkiye'de gerçekleşen terör olaylarında yüzlerce insanın hayatını kaybettiğini tüm dünya biliyor.

"Acaba Türkiye'deki terör saldırıları sonrasında Enfield Belediye binasında Türk bayrağı dalgalandırıldı mı?" diye merak ettim. Araştırmam bir sonuç vermedi. Ama eminim cevap olumsuzdur.

Bayrak meraklısı değilim. Uğrunda ölme arzusuyla tutuştuğum hiçbir kumaş parçası yoktur. Ancak bayrağın ülkeler, halklar için önemli bir sembol olduğunun bilincindeyim.

Belediye Lideri Fransız bayrağı dalgalandırmakla Fransız halkına önemli bir dayanışma mesajı verdi. Bölgesinde herhalde on kadar Fransız ailesi bulunur.

İyi, güzel. Ancak eşit davranarak bölgesinde en yüksek etnik nüfusu teşkil eden bir toplumun bayrağını dalgalandırmamakla o topluma verdiği mesaj nasıl algılanmalı?

Enfield'de yaşayan bir Fransız ailesi mi, bir Türk ailesi mi Belediyenin bu tavrı karşısında kendilerine daha fazla değer verildiğini hisseder?

Enfield Belediyesinde Toplumdan sorumlu Kabine üyesi Yasemin Brett'in konu üzerindeki duyarlı girişimlerinden haberdarım. Benim sorunum Belediye olarak iki olaya karşı sergilenen farklı yaklaşımdır.

Siyasilerin bu duyarsızlıklarına, çifte standartlarına ne ilk ne de son kez tanık olacağız. Ancak bu gibi davranışların temsil ettikleri toplumlar tarafından izlendiğinin ve önemsendiğinin farkında olmaları gerekmektedir.

İnsanlar ne kadar bildiğinize önem vermez, ta ki onlara ne kadar önem verdiğinizi bilene dek

Jim Dornan

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ertanç HİDAYETTİN yazıları