Seçim meydanı değil, yaşam kavgası

Yayın Tarihi: 24/11/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Her şey seçimlere odaklandı.

Ülkede her sorun, her konu, ertelendi, hasıraltı edildi.

Zaten bugünlere gelmenin en önemli sebebi ertelemek, ellememek, suya sabuna dokunmamak.

Küçük bir ülke, büyütülmeyecek sorunlar, ama çözme niyeti yok.

Öncelik hep başka meseleler.

Siyasetçiler hep baş sorumlu görünür ya, bu ülkede siyaset konuşmayan, kendi çapında siyaset yapmayan var mı?

Biz siyasetin amacını değiştirdik.

Siyasi partiler en alttan başlayarak, siyaset üretip öğreteceğine, kazanma merkezli kolaycılığa kaçıyor.

Herkes bir şeyler anlatıyor, neler yapılacak, ilk nereden başlanacak, şimdi seçmen baş tacı.

İktidar eleştiriliyor, muhalefet topa tutuluyor, aday olanlar sudan çıkmış balık gibi, özellikle yeni isimler.

Her konuda bir şeyler söylemeye çalışıyorlar, oysa uzmanlık olmalı, konuları, dalları olmalı.

Hepsi değil tabi ki, her kesimden insan vekillik yapmalı, geldiği zümreyi temsil etmeli.

Çünkü siyaset sadece bir zümreye verilmiş bir hak değil.

Siyaset canlandı, seçim, seçilmek, bir hareketlilik var, peki beklenti, heyecan, bir şeylerin değişeceğine dair bir umut var mı?

Herkes bir köşe kapmış, düzenin bir yerinden tutmuş, yıllardır tırtıklıyor.

Genele bir fayda, toplumsal bir kazanım, paylaşım yok.

Küçük bir ülke, daha da küçültülerek, bölerek herkesi idare etme durumu yaşanıyor.

Şöyle bir yorum yaptı bir dost;

"Bu ülkeyi yönetmeye talip olanlara sesleniyorum. Memleketin hayati noktalarına parmak basmazsanız bu iş hikâye, insanı yaşat ki devlet yaşasın".

Sadece vererek, dağıtarak, sırf siyaset, siyasi menfaat, çıkar, sırf popülizm nereye kadar?

Bu işin sonu yok, hayati noktalar, hayati sorunlar ve elbette çözümler.

Günlük hayata dokunmak, çözmek, kolaylaştırmak.

Düşünün, sadece bir örnek veriyorum.

2013 seçiminin hemen ardından, 2. Cumhurbaşkanı Talat ile bir TV programı yapmıştım.

Sayın Talat'ın ilk değerlendirmesi;

"Öncelikle E-devlet altyapısına geçmemiz lazım. Seçmen yapımızın tam olarak belirlenmesi için. Türkiye de veya başka bir ülke de yaşayan fakat buraya gelip oy kullanan insanlar var. Büyük ülkelerde dışarıda yaşayanlar oy kullanabilir. Bu büyük nüfuslarda etki yapmaz ama bizim gibi küçük nüfuslu toplumlarda önemli etki yapabilir. Her anlamda E-devlete geçilmesi şart."

Yıllar, hükümetler geçmiş, yine bir seçim ve E-devlet konusu hala aynı yerde.

Seçmen yapısı hala tartışılıyor.

E- devlet, "yılan hikâyesi" deyimi gibi.

Vatandaşın günlük yaşamını kolaylaştıracak en önemli adım.

Dünya "insanda kafa naklini" konuşurken biz hala seyrüsefer ödemek için eziyet çekiyoruz.

Bir başka konu, "Vatandaşın derdi seçim değil, geçim".

Gerçekten öyle, sokağın, çarşının nabzını tutan herkes, yaşamın, ekonominin ne durumda olduğu çok kolay anlar.

Sözlere, laf salatalarına esir edilmeyecek kadar hayatidir ekonomi.

Vatandaşın cebi, yaşam koşulları, hayat kalitesi öncelikli sorunu.

"Türk Lirası üzerindeki baskı artıyor. Döviz sebebiyle 11 ayda yaklaşık % 31'lik kayıp. Önceki gün son zamanların en kötü performansını gösteren ve gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en çok değer kaybeden para birimi olan TL'de dün de döviz karşısında yerle bir oldu. Dolar, Euro ve Sterlin tarihi rekoru gördü."

Son altı ayda 80 bin mazbata, peki döviz borcunu TL'ye çevirmek kolay mı?

Masraflar, faiz, bunlara çare bulunsa ya.

Geçim, ev ekonomisi, ev taksiti, okul harcı, faturalar, hayat savaşı.

İşte KKTC'nin gerçek gündemi ve elbette vatandaşın en önemli derdi.

Resmen, göz göre göre eriyoruz.

Burası hayatın kendisi, seçim meydanı değil, yaşam kavgası.
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Erçin ŞAHMARAN yazıları