Şehr-i Lefkoşa, Nicosia, Lefkosia

Yayın Tarihi: 26/01/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Lefkoşa. General Young’ın 30 Aralık 1963 tarihinde yeşil kalemle ikiye böldüğü dünyanın son bölünmüş şehri.

Kokunu süslenmiş Büyük Han, gidişini giyinmiş Arasta / Ruhunun yamacıma akışını hayal ediyorum/ Sarhoşum ve seni içimden çıkarıp sımsıkı sarmak istiyorum/ Tenimde nefesinle her adım attığımda/ Sanırım buralar Lefkoşa değil/ Ve ben her an düşmeye hazır bir yalpalama durağında/ Arafta…(Galiba Ruhuma El Fatiha…)

Yukarıdaki şiirin şairi Dervişe Güneyyeli. Lefkoşa’ya adeta ağıt şairin şiiri. Hüzün, pişmanlık, özlem kokan.

Çocukluğumun, ilk gençlik yıllarımın gizemli şehri Lefkoşam.

Lefkoşalı değilim. İnsanın bu büyülü kente tutkulu olması için orada doğmanın gerekmediğini yaşadıklarımla öğrendim.

Geçenlerde, 20 Ocak gecesi Lefkoşa ile ilgili çok duygusal, heyecan verici bir etkinlikte bulunma şansı yakaladım.

Diyebilirim ki son zamanlarda katıldığım en anlamlı, en doyurucu sanatsal bir etkinlikti bu.

“Nicosia Beyond Barriers – Voices From A Divided City” (Sınırların ötesindeki Lefkoşa – Bölünmüş bir Şehirden Sesler) başlığını taşıyan bir kitabın tanıtımı yapıldı.

Kitaba 49 yazar, şair, akademisyen ve çeşitli profesyonel meslek dallarında çalışan ve sadece Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumlardan değil, değişik etnik gruplardan kişiler katkı koydu.

Herbiri Lefkoşa’nın havasını ciğerlerine çekmiş, suyunu içmiş, toprağını, yaseminlerini koklamış kişiler. Anılarını, bu hazin şehir ile ilgili yaşanmışlıklarını yazıya döktüler.

Aralarından 10 kadarı o gece yazdıklarından parçalar okudular. Gözlerimi kapadım ve Kıbrıstaki yaşamımın yarısını geçirdiğim şehirdeki kendi anılarımı düşünerek hüzünlendim.

Kitap, isminden de anlaşılabileceği gibi Lefkoşa’nın bölünmüşlüğüne dikkat çekiyor. Ama olumsuzluklar yanısıra ortak barış çabaları, toplumlar arası dayanışma gibi güzellikler de vurgulanıyor.

Sadece Kıbrıs’ta yaşayan toplumlar arası değil, kolonizimden, çatışmadan ve bölünmüşlükten etkilenen diğer şehirlerin toplumları arasındaki dayanışmayı da bu önemli çalışma etkili bir şekilde vurgulamaktadır.

Zaten kitabın ortaya çıkmasını tetikleyen unsur da sırf bu barış çabaları, bu dayanışma idi.

Kitaba ilham kaynağı olan çalışmaların çok önemli bir özelliği, bu insiyatifleri Kıbrıslı kadınların sahiplenmesi idi.

Aydın Mehmet Ali, Londra’daki sayısız eğitim katkıları, insan hakları ve eşitlik  konularındaki aktivizminden sonra Kıbrıs’a yerleşti ve Literacy Agency Cyprus (Edebiyat Ajansı-Kıbrıs) isimli bir grup kurdu.

Aydın Ara Bölgedeki yürüyüşleri, yazı çalışmaları ve bisiklet gezileri esnasında tanıştığı 15 kadını biraraya getirerek bu grubu kurdu.

Aralarında “Sınırların ötesindeki Lefkoşa – Bölünmüş bir Şehirden Sesler” kitabının diğer üç editörü de vardı. Alev Adil, Bahriye Kemal ve Mari Petrides. Hepsi Aydın gibi birer büyük değer. Barış sevdalısı. İki toplumlu barış çalışmalarına büyük emeği geçen dört kadın.

Gecede kitaba katkı koyanlardan bazıları katılımcıları büyüleyen, zaman zaman hüzne boğan, bazan da güldüren anılarını anlatmak için kürsüye geldiler. Bu saygıdeğer kişiler şunlardı:

Antoine Cassar (Malta-London); Bahir Laattoe (Güney Afrika-Londra); Shereen Pandit (Güney Afrika- Londra); Aydın Mehmet Ali (Londra-Kıbrıs); Sherry Charlton (Earlham,Surey-İngiltere); Alev Adil Londra); Laila Sumpton (Lonra); Bahriye Kemal (Canterbury-Kıbrıs); Melissa Hekkers (Belçika-Cyprus).

Kitabı henüz okumadım. Ancak çabucak karıştırdığımda gözüme çarpan birkaç yazı şunlardı:

Ressam Angus Reid, In the Company of Birds (Kuşların Yanında) yazısında Selimiye Camisinin ıssız damında Lefkoşa’yı çizerken yaşadıklarını anlatıyor.

Reid’in “insanların kediler gibi mahalli çatışmalara girişmesi, kuşlar gibi gökyüzünü paylaşmadıkları demek değildir” sözü beni çok etkiledi.

Etkinlikte yanımda oturan Sherry Charlton ile sohbet etme fırsatı buldum. Konuşmaya kalktığında çocukken Tevfik Fikret Sokağında Kamran Aziz’in ailesinden kiraladıkları evlerindeki yaşamını anlattı. Kamran Aziz ile birkaç yıl önce ölümüne kadar temasda olduğundan bahsetti.

Malta kökenli Antoine Cassar, 2016 yılında Kuzey ve Güney Kıbrıs arasındaki saat farkının yarattığı garipliklerden bahasederek şiirini okudu.

Nostaljik, hazin olduğu kadar geleceğe umutla bakan bir antolojidir “Sınırların ötesindeki Lefkoşa – Bölünmüş bir Şehirden Sesler” kitabı.

Umutlu olmaya neden, kitaba katkı koyan barış savaşçılarıdır. Hepsini teker teker kutlayıp onlara teşekkür etmemiz gerekir.

Tüm okurlarıma bu kitabı bulup muhakkak okumalarını öneririm. https://www.amazon.com/Nicosia-Beyond-Barriers-Voices-Divided/dp/086356674X

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ertanç HİDAYETTİN yazıları