BİRAZ AYDINLIK

Mert MAPOLAR, C.Ht.
mertmapolar@gmail.com
Mert MAPOLAR, C.Ht.

KKTC'de gizli tehlike: "Sosyal Medya!"

Yayın Tarihi: 18/09/20 07:00
okuma süresi: 22 dak.

Sosyal medyayı, basite indirgemiş hali ile kısaca ve özet olarak tanımlayacak olursak, sanal ağlar ve topluluklar oluşturarak fikirlerin, düşüncelerin ve bilgilerin paylaşımını kolaylaştıran, bilgisayar tabanlı bir teknoloji olarak tanımlayabiliriz... Kullanıcılar, web tabanlı yazılım ve/veya web uygulaması aracılığıyla bilgisayar, tablet ve/veya akıllı telefon aracılığıyla sosyal medyayı sıklıkla mesajlaşma için kullanır...

En son verilere göre, dünyada en çok kullanılan en popüler 10 sosyal medya platformu ve kullanıcı sayıları şu şekildedir. 1.Facebook: 2.6 Milyar Aylık Aktif Kullanıcı 2.YouTube: 2 Milyar Aylık Aktif Kullanıcı 3.WhatsApp: 2 Milyar Aylık Aktif Kullanıcı 4.FB Messenger: 1.3 Milyar Aylık Aktif Kullanıcı 5.WeChat: 1.2 Milyar Aktif Kullanıcı 6.Instagram: 1 Milyar Aylık Aktif Kullanıcı 7.TikTok: 800 Milyon Aylık Aktif Kullanıcı 8.Snapchat: 397 Milyon Aylık Aktif Kullanıcı 9.Pinterest: 367 Milyon Aylık Aktif Kullanıcı 10.Twitter: 326 Milyon Aylık Aktif Kullanıcı...

Öncelikle teknolojinin insan hayatına olumsuz etkileri gün geçtikçe artmakta olduğunun, online ortamda kişisel bilgilerin, çok yakından takip edildiğinin ve kayıt altına alındığının farkındalığına her bir birey ve toplum olarak vararak, bu bilinçle ve sorumlulukla, sosyal medyayı kullanmamız gereken çok önemli bir dönemdeyiz... Uzmanların son günlerde yapmış olduğu bilimsel açıklamaların odak noktasında; insanların, internette yaptığı her şeyinin izlendiği, takip edildiği ve kayıt altına alındığının altı sürekli çizilmektedir... İnternette nelere baktığınız, hangi görseller üzerinde durduğunuz ve ne kadar süre beklediğiniz ile ilgili her şey inceleniyor... Sosyal medya üzerinden, kişilik türünüz, düşünce ve davranış şekliniz, özel hayatınız, toplumsal yapınız ve daha niceleri hakkında bilgi toplanarak, algoritmalar geliştirilerek, yapay zekâ yardımıyla, sizi sizden daha iyi tanıyan sistemler geliştiriliyor... Bu konuda, sadece buz dağının üst kısmı biliniyor, alt kısmının genişliği ve derinliği henüz bilinmiyor!

Silikon vadisi endüstri olarak ilk 50 yıl, ürün üretti ve tüm dünyadaki müşterilerine donanım, yazılım sattı. Son on yıldır da "kullanıcılarını" satıyor! Unutmayın! Bir ürüne para ödemiyorsanız, o zaman ürün her zaman sizsiniz!

Sosyal medya, bir uyuşturucudur!

Yani, biyolojik olarak diğer insanlarla iletişim kurma dürtümüz vardır. Bu beynin ödül sisteminde, "dopamin" salgılanmasına sebep oluyor. Birlik olup, topluluk halinde yaşamak, eş bulmak ve türümüzü yaymak için oluşmuş bu sistemin ardında, milyonlarca yıllık bir evrim var... Yani sosyal medya gibi, insanlar arasındaki bağı optimize eden bir araç, mutlaka bağımlılık potansiyeli taşıyacaktır! Diğer insanlarla bağlantı kurmak için temel, biyolojik bir zorunluluğumuzun olduğu gibi...  

KKTC'de sosyal medya bağımlılığı her geçen gün daha fazla artıyor! Bunun farkındalığına varmalıyız! Tüm çalışmaların odak noktasında şu var; sosyal medya, beyne olan etkisinden dolayı hem fiziksel hem de psikolojik olarak bağımlılık yaptığıdır... Yapılan tüm bilimsel çalışmalarda, sosyal ağ ortamlarında kendini ifade ederken, paylaşımlarda bulunurken, beynin çalışma prensipleri ile beynin bağımlılık yapan bir madde alırken ki çalışma prensipleri, yani bölümleri tamamen aynı çalışıyor! Bunun da kesinlikle bağımlılık yarattığı yönünde çok önemli tespitler vardır! Sosyal medya bağımlılığı veya sosyal medyanın aşırı kullanımı olarak da bilinen sorunlu sosyal medya kullanımı, sosyal medya platformlarında tanımlanan bir psikolojik veya davranışsal bağımlılık biçimidir...

Son zamanlarda, sosyal ağları kaç kez kontrol ettiğinizi hiç düşündünüz mü? Haftada birkaç kez mi? Günde bir kez mi? İnternet kullanan yetişkinlerin, %72'si sosyal medyayı kullanıyor ve ortalama bir kullanıcı, haftada 23 saatini sosyal medyada geçiriyor, bu da yarı zamanlı bir işe eş değer! Sosyal medya çağında yaşıyoruz ve dünyada 2 milyar sosyal ağ kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor, her gün 500 milyon tweet atılıyor, instagram'a her gün 70 milyon resim yükleniyor, YouTube'a dakikada 300 saatlik video yükleniyor... Yani bir tür yapay zekâ etkileşimi... Aslında sosyal medya endüstrisinin istediği, davranışlarınızda ve bakış açınızda aşamalı hafif ve beli belirsiz değişimi gerçekleştirmektir!

Sosyal medya, kendinizin bir uzantısıdır!

İletişim, etkileşim sırasında gerçekleşir ve başkalarıyla bağlantı kurma ve etkileşim kurma ihtiyacı evrenseldir ve kaçınılmazdır; bu, sosyal içgüdünün ardında saklı, dünyanıza anlam katmanın ve anlam yüklemenin daha da güçlü bir şeklidir... Sosyal medya kullanımı, başkaları ile temas halinde olmak, herkes tarafından paylaşılan ve anlaşılan sembollerden, örneğin; dil, sayılar, jestler, ifadeler ve kendinize sosyal kurallardan oluşan sosyal bir dünya yaratmanızdır... Sosyal doğrulama, insan olmanın önemli bir parçasıdır. Bir Facebook "Beğen" veya bir Twitter "Favori" sizi, iyi hissettiren sosyal bir sinyaldir... Kaybetme Korkusu (FOMO), özellikle 30 yaş ve altı kişiler için sosyal ağ kullanımının büyük bir faktörüdür. Kullanıcıların %67'si "bir şeyi kaçıracaklarından" korktuklarını söylüyorlar! Kaybetme Korkusu (FOMO), sosyal medya bağımlılığının önde gelen itici güçlerinden biridir! İnsanlar hayatlarında meydana gelen en iyi şeyleri paylaşmak için sosyal medyayı kullanıyor, bu da onlara sözde öz güven artışı sağlıyor, özellikle de ağlarındaki insanlardan onay aldıklarında... Ancak harika bir şey yaşarken bile, insanlar genellikle aynı anda daha iyi ve heyecan verici bir şey olup olmadığını merak ederek, bu yüzden kontrol etmek için sosyal medyaya daha sık girmeye başlıyor ve bağımlılığa dönüşüyor... Sosyal medya onlara, fotoğraflar ve durum güncellemeleri aracılığıyla başka harika şeylerin de gerçekleştiğinin kanıtını sağlıyor... İnsanlar da yaptıklarıyla başkalarının yaptıklarını karşılaştırdıklarında, iyi zaman geçirdiklerini sandıkları bir sırada, tam tersi ile de karşılaşabilirler ve algılayacakları şey hakkında, çok olumsuz şeyler de hissetmeye başlayabilirler!.. İnsanların, hakkında yayınladığınız şeye tepki verdiğini veya "beğendiğini" gördüğünüzde, sizi doğrular ve kendinizi, iyi hissetmenizi sağlar! Bu yeni bildirim uyarısını gördüğünüzde beyniniz, beynin zevk ve ödül merkezini kontrol eden "dopamin" adı verilen bir nörotransmiter salgılar. Ne kadar çok dopamin salınırsa, beyin bunun bir ödül tarafından tetiklendiğini o kadar çok algılar ve her zaman daha fazlasını ister... Onu, bu kadar bağımlılık yapan şey, bu sürecin "öngörülemezliğidir!" Yani bir şeyi, her yayınladığınızda 100 beğeni alacağınızı bilseydiniz, çok hızlı bir şekilde sıkıcı hale gelirdi ve sosyal medyaya da sık girme ihtiyacı hissetmezdiniz...

Anlayacağınız sosyal medyada her şey, çok iyi düşünülerek, yapılandırılıyor... Kullanıcılar üzerinde sürekli olarak minik testler uygulanarak, zamanla kullanıcılara istedikleri şeyi yaptırmanın en iyi yolunu bulabiliyorlar... Yani bu bir "manipülasyon!" Davranış ve duyguları istedikleri zaman tetikleyebiliyorlar... Tersine mühendislik ile neye tepki verdiğiniz, yapay zekâ yöntemleri ile belirleniyor.  Sizin, en hızlı şekilde nasıl manipüle edileceğiniz psikolojik açıdan anlaşılıp, dopamin salgılamanız sağlanıyor...

Günümüzde “araç” tabanlı teknolojiden, “bağımlılık ve manipülasyon” tabanlı teknolojiye geçildi. Değişen aslında bu! Sosyal medya sadece kullanılmayı bekleyen bir araç olmaktan çıkarıldı ve kendi hedefleri olan ve bunlara ulaşmak için psikolojinizi kullanan "yapay zekâ" araçları haline dönüştürüldüler...

İnternet kullanımı sırasında yaptığınız her şey, izleniyor, takip ediliyor ve ölçülüyor. Her bir hareketiniz dikkatlice izlenip kaydediliyor... İnsanların ne zaman kedilerini yalnız hissettiklerini, ne zaman depresif olduklarını, eski sevgililerinin fotoğraflarına ne zaman ve ne kadar süre baktıklarını, gece geç saatte ne yaptıklarını, içe mi dönük dışa mı dönük, ne tür kişilik bozuklukları olduğu, kişilik tiplerinin ne olduğunu, hepsini biliyorlar! Hakkınızda, insanlık tarihi boyunca, düşünebileceğinizden çok daha fazla bilgiye sahipler... Bunun benzeri görülmedi... Peki, bu veriler ile ne yapıyorlar? Hareketlerinizi öngören "modeller" oluşturuyorlar... Tüm bunlar kişiye özel geliştirilen "algoritmalar" ile destekleniyor ve bu bilgiler kullanılıyor, çeşitli şekillerde satılıyor... Bilinçaltı davranış bilimi konusunda ABD'den aldığım uzmanlık eğitimlerimde, psikolojide insanı ikna etmekle ilgili bilinen her şeyi, nasıl teknolojiye aktarılabileceği konusunda devrim sayılacak çalışmaların yapıldığına şahit oldum, ve rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki, teknolojide, daha ikna edici olma noktasına ulaşıldı! Ortaya  “İkna teknolojisi” diye bir alan çıktı, yani özellikle birinin davranışlarını değiştirmek için uğraşan tasarım uzmanlığı...

Kendinizle "ego" hesaplaşması!

Ego'nun kendini sergilemek için bir platforma ihtiyacı vardır ve sosyal ağlar bunun için en iyi yerlerdir... Genel olarak insanlar, konuşmalarının %30-40'ını kendileri hakkında konuşarak geçirirler... İlginç olan, bu sayı, sosyal medya paylaşımlarında %80'e kadar çıkıyor... Kişiler, normalde paylaşılmaması gereken kişisel bilgileri, görüntü ve videoları, internet ortamında çok daha fazla ve rahat paylaşabiliyor... Gerçek hayatta başaramadıklarını ve/ veya yapamadıklarını internet ortamında daha fazla yaptığını ve/veya başardığını sanıyor! Başka bir deyişle, statünüzü güncellemeye ve kendinizi iyi göründüğünüz fotoğraflarda etiketlemeye iten bir "benlik" takıntısı olan, bir "ben" toplumu yaratıyorsunuz! Sosyal ağlarda, duygularınızı, güçlü ve zayıf yönlerinizi, yeteneklerinizi, bakış açılarınızı, diğerleri ile karşılaştırma ihtiyacını hissederek, onaylanmanız, size "iyi hissetme" hissî yaratıyor... Oluşan ve/veya oluşturulan "beyin kimyası"nda, hem fiziksel hem de psikolojik olarak sosyal ağlara bağlanmanız bir şekilde sağlanıyor! Tıpkı beynin herhangi bir uyuşturucu maddeye alıştırılması, bağımlılık kurması gibi gerçek ve vazgeçilmez olması gibi bir şey!

İletişim, insan olmaktır!

KKTC'de Facebook ve benzeri sosyal ağlar, gençlerin "sanal yatak odaları" haline gelmeye başladı! Yetişkinlerin de, "tanışma" yeri, sanal ortam yönünde anlam kazanmaya başladı son yıllarda... Ve yapılan tüm bilimsel çalışmalarda gösteriyor ki, ülkemizdeki kullanıcıların, sosyal medyadaki etkileşimi, gerçek hayatlarının bir tamamlayıcısı olarak değil, onun yerine geçen ve sosyal ağlarda yeni bir kimlik arayışı olarak şekillendiğidir... En tehlikeli olanı da budur!

Peki, KKTC'de son durum ne?

Sosyal medya, gençleri bunalıma sokuyor! Bu teknoloji ürünleri çocukları koruyup eğitmek isteyen çocuk psikologları tarafından tasarlanmadı! Sizi ne kadar uzun süre ekranda tutabilecek, size sıradaki videoyu tavsiye edebilecek ve/veya fitreli bir fotoğraf çektirecek algoritmalar yaratmak üzere tasarlandılar... İnsanların dikkatlerini nereye çekeceklerini kontrol etmekle kalmıyorlar, bilinçaltlarına inerek, çocukların ve gençlerin, öz değer ve kimlik algılarını da ele geçirmeye başlıyorlar... İşte bizi bekleyen en büyük tehlikelerden bir başkası da budur!

Dünyada gençler arasında estetik ameliyatlar popülerleşince, plastik cerrahlar yeni bir sendrom adı buldular, buna "Snapchat Dysmorphia" adını verdiler. Gençler, filtreleme ve fotoğraf efektleriyle düzenledikleri selfie (özçekim) fotoğraflarına benzemek için, estetik ameliyatı istiyorlar! Depresyon, endişe ve kaygı sorunlarında devasal artışlar vardır! 2010-2011 yıllarına kadar bu oranlar sabitti. Fakat 2011-2013 yıllarında bu oranlar hızla artmaya başladı. Özellikle yaşı daha büyük olan genç kızlarda bu oran %62 oranında arttı. Ergenliğin başındaki kızlarda ise %189'a kadar çıktı. Neredeyse üç katı! Daha da korkutucu olanı, intiharlarda da aynı oranda artışların yaşandığıdır! Uyarı sinyalleri ortaya çıkmaya başladı! Bunların ciddi boyutta ülkemize yansımaları olacaktır! Dikkatli olunması gerekir! Tehlike büyük!

KKTC'de yapılan bilimsel çalışmalara göre; Nüfusumuzun çoğunluğunu bulunduran yaş kesimi %29 yüzdelik ile "Y" kuşağına denk gelmektedir. (1980-2000 doğumlulardan oluşuyor. Diğer kuşak yüzdelikleri %8, %20, %24 ve %19 şeklindedir) "Y" kuşağı, teknolojiden en fazla etkilenen kuşaktır!..

Kendilerini rahatsız ve/veya yalnız hissettiklerinde, şüphe ve/veya korkuyla dolduklarında dijital cihazlarına sarılan bir nesildir onlar... Ve bu nesil, sorunlarla baş etme becerisini zayıflatan dijital çağda yetişen ülkemizdeki nüfusun çoğunluğunu kapsıyor! Onlar, daha kaygılı, daha kırılgan, daha depresif... Risk almakta çok daha fazla zorlanıyorlar... Görselliği seven, özgürlüklerine düşkün, teknoloji tutkunu ve teknoloji kullanımını iyi bilen bir kuşak olarak tanımlanıyor ve günlerinin yaklaşık on beş saatini medya ve iletişim teknolojileri ile etkileşim halinde geçiren bu kuşak için, hayatlarını rahat yaşamak önemlidir... Ülkemizde, dijital medyanın cazibesi ile büyüyen ilk kuşak olma özelliğine sahip "Y" kuşağı, üyelerinin üçte ikisi, beş yaşından önce bilgisayar ile tanışmıştır... Bu çok önemli bir bilgidir... Ülkesel planlama için! Ülkemizdeki sosyal medya ve internet yönetimini bu bilinçle yapılandırıp, geleceğe taşınması için! Bunun farkındalığına, bireysel ve toplumsal olarak varmalıyız...

Yapılan araştırmalarda, KKTC nüfusunun %80'i "facebook" kullanıyor. Ülkemizde Sosyal medyayı kullanan kişiler, en fazla sırasıyla; ücretsiz haberleşmek, haberleri takip etmek, sohbet etmek, zaman geçirmek, fotoğraf paylaşmak, tanıdığı insanların neler yaptığını ve nerede olduğunu öğrenmek, sosyalleşmek, duygu ve düşüncelerini paylaşmak için kullanıyor sosyal medyayı... Diğer bir deyişle ülkemizdeki gençler sosyal medyayı ücretsiz haberleşmek ve paylaşımlarının daha görsel olması için kullanırken, daha yaşlı kişiler de, eski tanıdıklarını bulmak, haberleri takip etmek, sosyalleşmek, tanıdığı kimselerin neler yaptığını takip etmek için sosyal medyayı kullanıyor... Aslında KKTC'de sosyal medya, sosyal anlamdaki sıkışmışlığı aşmak için kullanılan bir araç olarak da değerlendiriliyor... Çünkü uzun yıllardır her yönden izolasyon yaşayan KKTC, bireysel olarak da psikolojik ve sosyolojik, sosyokültürel izolasyonlar yaşamaktadır... Bu da sosyal medyada bireysel hata yapma olasılıklarını ve kullanma sürelerini her zaman artırmaktadır!

Bugün yaratılan sosyal medya araçları, toplumun işleyiş biçimini oluşturan sosyal yapıyı bozmaya başladı! Yapılan tüm bilimsel çalışmalarda, sahte haberler, gerçek haberlerden 6 kat hızlı yayıldığı tespiti vardır. Şimdi şunu düşünün; sahtesi gerçeğinden 6 kat daha etkiliyse, dünyanın ne hale gelebileceğini bir düşünün! Dünyadaki milyarlarca insanın düşünce ve davranışları sosyal medya araçları ile değiştirilebilinir! Şimdiye kadar yaratılmış muhtemelen en inanılmaz ikna araçlarıdır sosyal medya... Kötü niyetli bir diktatörün ve/veya baskıcı bir hükûmetin bununla ne yapabileceğini bir hayal edin! Kamuoyu rahatlıkla manipüle edilebilir! Anlayacağınız virüsler kadar sosyal medyada da tehlike büyük! Dikkatli ve tedbirli olmak zorundayız! Bunlar, tehlikeli bir şekilde, toplumun yapısını istikrarsızlaştırmak ve yıkmak için en etkili araçlar olarak kullanılabilir!

Sosyal medya'da bilgi kirliliği, manipülasyon ve dezenformasyon olduğunu unutmadan, bunu hep hatırlayarak, göz önünde bulundurarak, bu bilinçle sosyal medya kullanılmalıdır... Bu ortamdaki "kişilikler" ve "karakterler" de çok fazla değişime uğradığından, özellikle bu ortamda yeni tanışacağınız kişilere çok dikkat etmeniz gerekmektedir... Özellikle KKTC gibi, toplumsal yaşamda kapalı, sıkışmış, yalnızlık hissî duygularının yüksek olduğu ülkelerde, sanal alemin sınırsızlığına kendinizi kaptırmamalısınız! KKTC'de en gizli tehlike: "Sosyal Medya"dır... Bunun üzerinde, makro ve mikro düzeyde, bireysel ve toplumsal olarak durulmalıdır!

Unutulmamalıdır ki, sosyal ağlar, en derin psikolojik içgüdülerin uzantısıdır! Özellikle de ülkemizde...

Sosyal medyayı ne kadar iyi tanıdığınız, “yapay zekâyı” ne kadar iyi tanıdığınız ile de doğru orantılıdır!

Peki ülkemiz, “yapay zekâyı” (Artificial Intelligence) ne kadar iyi tanıyor?

Tek bir merkezden, ülkeler ve kişiler hakkında bilgiler toplanarak, dünyada tek bir global model - form oluşturulmaya çalışılıyor! Siz, bunu hiç farketmeden, buna siz de hazırlanıyorsunuz, bireysel ve toplumsal olarak! Bu devasal küresel süper beyne hizmet için davranışlarınız, özgür iradeniz olmadan, manipüle etmek için programlanıyor!

Eğer teknoloji, dünyada, kitlesel karmaşa, öfke, kaba kuvvet, karşılıklı güvensizlik, yalnızlık, yabancılaşma, daha fazla kutuplaşma, seçim hack'leme, popülizm, dikkat dağınıklığı, gerçek sorunlara odaklanma yetersizliği yaratıyorsa, tüm bunların nedeni aslında halk olarak bizlerin, tüm bu olanlara müsaade etmesidir! Büyük bir halk baskısı olmadan, bazı şeyleri değiştiremezsiniz! Tersine döndüremezsiniz! Yeterince önlem alamazsınız!

Unutmayın! “Yapay zekâda” lider olan ülke, dünyanın da hâkimi olacak...

KKTC’de, sosyal medyayı daha bilinçli kullanma zamanı, sizce de gelmedi mi? Uyuşturucu madde statüsünde bulunan "sosyal medya" ile mücadelede, Kıbrıs Türk'ü olarak "sen" ne yapıyorsun?

Amacımız, KKTC ve dünyayı daha iyi bir hale getirmek olmalı!

Bu yazıyı paylaşarak daha fazla kişide bilinç ve farkındalık yaratarak, “sen”de katkıda bulunulabilirsin.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.