Bu konular kapanmalıdır

Koskoca bir yılın sonuna doğru gidiyoruz.

Zaman sınır tanımıyor.

Zamanı bölmek, bölüştürmek, mevcut durumu değiştirmiyor.

Hayat durmaksızın, bölünmeksizin, kendi akışında devam ediyor.

Gün gelecek, belki yıllar sonra, biz olmadığımız zamanlarda.

Bu ülkede başkaları yaşayacak, başka nesiller, bizim evlerimizde oturacak, bizim görevlerimizi yapacak, bizim iş yerlerimizde çalışacak, yolları kullanacak.

Aynen yıllar öncesinde, bu ülkede başkaları yaşadığı gibi, bizlerin başkalarının toprağında, evinde yaşadığı gibi, başkalarının işini görevini, bugün bizlerin yaptığı gibi.

Bu dünyanın, hayatın doğasında var olan bir gerçek.

Zaman zaman bunları hatırlamak ve bu gerçekler ışığında yapılan veya yapılmayanlara önem vermek gerek.

Yıllar öncesinde, başkaları tarafından yapılanlar, bugün bizim önümüzde bulduğumuz ve devam ettirdiğimiz uygulamalardır.

Ve bilmek gerek ki, bizler bulduklarımızı ne kadar geliştirir, ileriye taşır, günümüze ve daha ilerisine ne kadar sağlam şekilde taşırsak, gelecek kuşaklar bunları bulacak.

Anlayış bu olmalı, günlük, günü kurtaracak tartışmalar değil, sonuç verici, yapıldığına değecek, günü değil, ileriyi kurtaracak amaçlarla, bilinçli şekilde yapılmalı.

Bazı konuların gündemde yer tutması, artık sonlanmalı.

2024 yılına günler kala, hala daha yıllar öncesinin konularını konuşuyor, tartışıyor, kırıp, döküyor ama sonuç alamıyoruz.

Belki kırk, otuz, yirmi yıl öncesinde tartışılan konular, şimdi de günlerce tartışılıyor, unutuluyor, sonuçsuz kalıyor ve normalleşiyor.

Aşmamız gerek, günlük sığ tartışmalar, sonuç odaklı bitmeli ve uzun vadeli kesin çözümlerle sonlanmalı.

ERCAN meselesi, artık kapanmalı, kapatılmalı.

Yasalar, kanunlar, devletin gücü nasıl bir yol çiziyorsa, o şekilde gitmeli.

Binayla ilgili eksiklikler, yasal mevzuat ne diyorsa, bir an önce hayata geçmeli.

Elektrik sorunu, kablo ile kesintisiz, maliyeti düşük ve çevreci, böylesi bir projeye kim "hayır" diyebilir ki?

KIB-TEK korunur, hazır güç olacak şekilde yatırım yapılır, yılların sorununu çözen gerçek bir reform olur.

Sahte reçete olayı, iş o boyuta geldi ki, sanki hiçbir şey olmamış gibi, siyasallaştı, siyasete, popülizme kurban edildi.

"Doktor ve eczacılardan özür dilenmeli" noktasına gelen, "konu polise götürülmemeliydi" şeklinde popülistlikte zirveye ulaşan bir konu oldu.

Süreç iyi yönetilmemiş olabilir, ağır kalınıyor, mağduriyet artıyor, hepsine katılırım.

Zaten haklı ve haksız, suçlu ve suçsuz ortaya çıksın diye bu süreç yaşanıyor.

Ve süreç sonunda, özür dilenmesi gerekecek, doktor ve eczacılar mutlaka olacaktır.

Ama suiistimal yokmuş gibi, sistemi kötüye kullananlar olmamış gibi, çöplere, dağlara, tarlalara kupürü kesik ilaçlar atılmamış gibi, olayı görmezden gelmeyi savunmayı anlamakta zorlanıyorum.

En erken zamanda bu konu da kapanmalı.

Asgari ücret meselesi, yeni bir sistem, uygulama, yöntem, adı her ne ise, bir an önce çözümü bulunmalı.

El yordamı ile, pazarlık usulü asgari ücret belirlenmesi artık çağ dışı.

Kendi kendine çalışan, kimsenin yıpranmayacağı, kavgaların, bölünmelerin, olmayacağı yeni bir uygulama kesinlikle şart.

Eğitimde, ortada bırakılmış, kimsenin sahip çıkmadığı bir sorunlar yumağı var.

Acil çözüm ve uzlaşı gerek, yılları planlayacak, zamanla oturacak, çok taraflı kabul görecek yepyeni bir anlayış ve sistem.

Sağlıkta, özeli kamusu tek bir çatı altında, diğer tüm paydaşlarla ortak hizmet verecek yeni bir düzenleme.

Geçtiğimiz pazartesi günü yazmıştım.

DAÜ konusu, artık gündemden düşmeli, çözümü, ortak akılla hayata geçirilmeli.

Elbette zordur, kolay değildir.

Ancak şarttır, konuşmakla da çözülmeyecektir.

Neşter, cesur, radikal adımlar, geleceğe yön verecek uygulamalar, artık hayatımızdan kronik sorunlar olarak çıkarılmalılar.

Geleceğe bırakacağımız ve bizden sonrakilerin de yıllarca konuşmak zorunda olmayacağı temeller bugünden atılmalı.

Bu temeller atılmalı ki enerjimizi, zaman ve kaynaklarımızı çok daha faydalı ve gerekli alanlarda kullanabilelim.