Ne süpürgecilere ne de statükoculara oy yok…

Yayın Tarihi: 19/02/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Dünya Bankası'nın Kıbrıs'ın her iki yakasındaki cinsiyete dayalı sosyo-ekonomik verilerinden hazırladığı rapor geçtiğimiz gün ara bölgede düzenlenen bir etkinlikle açıklandı.

İyi Niyet Misyonu (Good-Office) tarafından toplanan veriler üzerinden hazırlanan ve Kıbrıs'ta ulaşılması olası bir çözümün getirilerinin anlatıldığı raporda yazanlar, ‘çözümsüzlüğün yarattığı yıkıcı etkilerin karşılaştırmalı analizi açısından önemlidir.’

Sadece Kıbrıs adasında yaşayan toplumlar için değil, bu denklemin içinde bulunan garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan için de son derece kötü sonuçları olan çözümsüzlük durumunun, bu statükodan beslenenler dışında kimselere faydası yoktur.

Ama ben konunun bu kısmını burada bırakıp, raporda ortaya konulan verilerden bahsetmek istiyorum.

Bir kere raporun, Dünya Bankası tarafından hazırlandığını belirtmek isterim. Yarın birileri kalkıp da rapor için 'X şahıs seçim kazansın diye yaptırıldı' filan derse diye buraya not ediyorum. 

Ama hep söylediğimi söyleyecek olursam, eğer seçim kazansın diye Dünya Bankası’na rapor hazırlatacak bir aday varsa hemen oyumuzu ona verelim diyorum. Böylesi bir güce ihtiyacımız vardır.

Raporda genel olarak çözümün getirilerinin yanı sıra, çözümsüzlüğün berbat etkileri de anlatılmakta.

Mesela, ilginç ama çarpıcı bulduğum bir nokta şu: Adada her yıl, ortalama 1108 'yer değiştirmiş' kişi, ayrıldığı malına dönmeden ya da tazmin edilmeden bu dünyadan göçüp gitmektedir.

Yani kalp ve hayal kırıklığıyla…

Buna göre, eğer çözümsüzlük önümüzdeki 10 yılda da devam ederse, 2030 yılına geldiğimizde, 1974 öncesi gençlik veya çocukluk anısı olan kişilerin toplam nüfusa oranı yüzde 8'e tekabül edecek.

Bu ne demek bilir misiniz?

Adada 1974'te oluşturulan bölünme durumunun iyice betonlaşması, duygusal bağın iyice kopması demek.

Adaletin yerini bulamaması, insanların doğdukları yerden ayrı acı içinde ölmesi de demek.

Ancak sevindirici olan şey,  rapora göre, adanın her iki tarafında yaşayan insanların 10'da 7'si Kıbrıs sorununun çözümünü istiyor.

Ve eğer bu çözüm gelirse, rapor, Kıbrıslı Türk kadınlarının istihdam oranı yüzde 25, Kıbrıs Rum kadınlarının oranı ise yüzde 17 artacaktır diyor. Bu da kadınlarımız için daha çok özgürlük ve eşitlik demek.

Rapora göre, çözüm anından itibaren, 10 yıl içinde Kıbrıslı Türklerin gelirlerinin yüzde 75, Kıbrıslı Rumların ise yüzde 67 oranında artacağını gösteriyor.

Yine rapora göre çözümle birlikte, vergi sistemlerinin, ilişkilerin ve ürün standartlarının normalleşmesinden sonra, ada genelinde ticaret üç kat artacak.

Buna göre Türkiye’ye gıda ve hizmetler ihracatının hızlanmasıyla Kıbrıslı Rumların ticareti yüzde 3.4 artarken, Avrupa Birliği üyesi ülkelere turizm ve ticaret yapabileceği için Kıbrıslı Türklerin ticareti ise %12,2 artacak.

Bizim çözüm karşıtı cephenin son günlerde diline pelesenk ettiği ama çözüm olmadan hayal olan 'Direkt ticaret' işi ile bu yazdıklarımı yan yana koyduğunuzda, çözümün faydaları kendiliğinden ortaya çıkar.

Raporda, çözümle birlikte adanın fiziki olarak birleşmesi için, iki taraf arasındaki su, elektrik ve ulaşım ağlarının yeniden yapılandırılması ile ilgili veriler de var. Sadece birleştirme değil, özellikle kuzeydeki yetersiz altyapının AB standartlarına çıkarılması için yapılacak olan bu çalışmaların kalem kalem maliyetleri de raporda kendine yer bulmuş.

Buna göre, 580 milyon Avro yollara, 325 milyon Avro su şebekelerine ve 180 milyon da enerji hatlarının yeniden birleştirilmesine ve bakımına harcanacak.

Toplamda 1.1 milyar Avro eden bu yatırımlar adı üstünde, yatırım demek.

Bu da adanın her iki tarafındaki insanlar için istihdam, iş çevreleri için yatırım, ancak ondan da ötesi, halklar için kaliteli yaşam demek.

Gündem olduğu için not düşmem gerekirse, 100 milyon TL bulup yollarda gerekli çalışmayı yapamayan Kıbrıslı Türkler, bir anda 580 milyon Avro’yu yolları için kullanma şansına sahip olacak.

Bu ne demektir biliyor muyuz? Kuzeydeki tüm yol sorunlarımızın Avrupa standardına çıkması demektir.

Lafın kısası, Kıbrıs sorununun çözümü, tüm sosyo-ekonomik sorunlarımızın çözümünün anahtarıdır.

Kıbrıs sorunu sorunlarımızın anasıdır, kaynağıdır.

Bu yüzdendir ki, içinde yaşadığımız bu bağımlı, bu alt düzey ve iradesiz sistem için harcanılan beyhude çabalar yerine, sorunun özüne odaklanılmalı, tüm enerji çözümün yolunu bulmaya harcanmalıdır.

Onun için, bu seçim döneminde ayakları üzerinde durma ya da 'sistemi şöyle düzelteceğiz, böyle halledeceğiz' masalı anlatan süpürgecilerden uzak duruyoruz.

45 yıldır bir arpa boyu yol gidilmeyen bayat taksim tezlerini anlatan statükoculardan da uzak duruyoruz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları