No Test, No Korona...

Yayın Tarihi: 10/04/20 13:10
okuma süresi: 9 dak.

Covid 19 Koordinasyon Konseyi Başkanı Dr. Sibel Siber , dün katıldığı bir programda, ülkede şu ana kadar 1100 adet PCR testi yapıldığı bilgisinin kendisine verildiğini söyleyerek “Tabloyu daha iyi görme adına daha çok test yapmalıyız. Belki yüzümüz o zaman çok güler. En ideali budur" ifadelerini kullandı.

Yine dünkü rakamlara göre, Sağlık Bakanlığının zar zor oluşturduğu ve sunmaya başladığı tabloya göre, şimdiye kadar yapılan test miktarımız karşısındaki rakam 3615 olarak duruyor.

Sibel Hanım'ın söylediği ve bana göre deşifre ettiği duruma göre, demek ki en az 2500 temaslı ya da şüpheli kişiye, dünyada güvenilirliği çok tartışılan, Sayın Bakanın ise bir açıklaması esnasında "yüzde 65 güvenilir" dediği hızlı kitlerle test yapılmış durumda.

Peki PCR testi nedir? Kısaca yazacak olursam Koronavirüs (Kovid-19) tanısında kullanılan ve 1-3 saat arasında sonuç veren Polimeraz Chain Reaction ya da Polimeraz Zincirleme Tepkimesi (PCR) testinin asıl tanı testi olduğunu, 10-15 dakika içinde sonuç alınabilen hızlı tanı testlerinin ise PCR kadar güvenilir olmadığı tüm dünyanın malumudur diye açıklamak mümkündür.

Mesela Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayfun Uzbay, 2 Nisan günü AA'ya yaptığı açıklamada PCR testinin hızlı tanı testlerinden daha güvenilir sonuç verdiğini "Asıl tanı testi olarak kabul edilebilir. Virüse ait olan RNA'yı gösterir, yani virüsün kimliğini kesin olarak ortaya koyar" şeklinde ifadelerle açıklıyor.

Açıklamasının devamında Uzbay, PCR testlerinin, yapılış şeklindeki bazı farklılıklara bağlı olarak 1 saat ile 3 saat arasında sonuç verdiğini belirterek, "Teyit için minimum 3 tekrar yapmak gerekir. Bu durumda testin kesin sonucu için 1 gün beklenebilir. Testlerin sonucunun 2-4 günde verilmesinin nedeni yığılmalardır. Test yapan merkezlerin sayısı arttıkça daha hızlı sonuç almak mümkün olacaktır" diye konuşuyor.

Hızlı test kitleri ve güvenilirlikleri ile ilgili de konuşan Uzbay "Bu testlerle 10-15 dakika içinde sonuç almak mümkün. Çok hızlı olsalar da güvenilirlikleri PCR'a göre daha düşüktür. Antijen testlerinin güvenilirliği antikor testlerine göre daha düşük. Hatalı pozitif veya negatif çıkma ihtimali var. Nitekim bu testlerle negatif çıkan ama hastalık belirtileri gösterenlere akciğer tomografisi yapıldığında hastalığın net olarak saptandığı vakalar var" ifadelerini kullanıyor.

İşte Sibel Hanım'ın sevgili Emin Akkor'un soruya verdiği PCR ile ilgili gerçekler bunlardır. Yani kendisini siyaseten çok eleştirmişliğim vardır ancak bu yaptığı deşifre için kendisine çok teşekkür ediyorum. Verdiği rakamlar durumu belli ediyor. 

Haliyle insanın aklına bir çok soru geliyor çünkü memlekette bir çok bilinmezlik yaşanıyor.

Mesela pozitif olan kişilerle temas edenlere yapılan testlerin neredeyse tamamı negatif çıkıyor.

Önce açıklanan pozitif vakalar ardından bir şekilde negatife dönüyor.

Öte yandan ülkede yapılan test miktarları, başbakanın son açıkladığı "memlekette 450 bin kişi var" açıklamasının ışında düşünüldüğünde, yapılan testler 3615 gibi bir rakamda duruyor ki bu orana bakıldığında oldukça düşük.

En yakın komşumuz olan Güney'e baktığımızda, 1 milyon nüfus olarak kabul etsek, şu ana kadar yapılan test miktarı 15 binden fazla olarak görülüyor. Üstelik bunların hemen hepsi PCR testi olarak dikkat çekiyor. Basit bir oran yapacak olsak, bizim iki katımız olan nüfusun bizim yarı yarıya daha az test yaptığımız kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Yine Güney Kıbrıs'ın son aldığı kararlara baktığımızda, ay sonuna kadar 20 bin test daha yapılması ön görülüyor ve bunların gelişi güzel bir şekilde, tüm dünyanın uygulamaya koyduğu biçimde yapılacağı da açıklamaya ekleniyor.

Bize dönecek olursak, salgının ilk çıktığı günden itibaren eldeki testler konusunda rakamlarımız bilinmezliğini koruyor. Yine salgının ilk günlerinde Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığın ortak çalışması sonucu AB Komisyonunun göndereceği 10 bin test kiti hakkındaki durum da bilinmezliğini koruyor. Hatta bu yardımın ilk kısmının, içinde 25 kişilik bir ekiple birlikte adaya gönderildiği söyleniyor ancak bu konuda resmi makamlarımız hala sessizliğini koruyor.

Nerede bu yardım? Açıklayın.

Yine iki toplumlu Kayıp Şahıslar Komitesinin çalışmalarını sürdürdüğü güneydeki Nöroloji ve Genetik Enstitüsü (CING), her ne halse bu testlerin tanımlanmasında kesinlikle kullanılmıyor.

İki toplumlu bu kurumun bizim göndereceğimiz numuneleri geri çevirmek gibi bir tasarrufları yok ama biz göndermiyoruz, 'ihtiyaç' duymuyoruz.

Peki ama neden böyle yapıyoruz?

Nedeni aslına bakarsanız çok basit.

Başımızda bulunan hükümet yetkilileri, herhangi bir şekilde güney ile iş birliği yapmayı kesinlikle istemiyor. AB'den gelecek herhangi bir yardımı da istemiyor.

Bunu çeşitli tetikçileri vasıtasıyla AB'nin açıklanan o yardımına yönelik yaptıkları saldırılarda görebiliyoruz.

Peki niye?

Çünkü akıllarının bir köşesinde Kıbrıs sorunu yatıyor. Olmaya ki, Kıbrıs Türk halkı, bu kritik durumda kendine yardım gönderen AB'yi sever, ya da güneyle iş birliği yaparsak çözüm istencini artar, aniden federasyon filan kurarız, konu esasında bu.

Ancak bu vizyonsuz kafaların anlamadığı ve görmediği şey, bu işte kurtulmanın en birincil yolunun tüm ülke ve kurumlarla iş birliğinden geçtiğidir.

Ama dediğim gibi, bu ülkenin kuzeyinde tam bir hastalık olan kasaba siyaseti zihniyeti her yerde, her türlü şekilde etkilidir.

Dolayısıyla, sadece sağlık sistemi değil, aslında tüm sistemi berbat olan, nüfusunu bile tam bilmeyen, hiçbir istatistik verisi tam olmayan devletin, pandemi hastanesi konusunu dahi yüzüne gözüne bulaştıran hükümeti, kalkmış bize "iyi gidiyoruz" yalanını yutturmaya çalışıyor.

Hangi hükümet bu?

İngiltere'den, salgının ortasından getirdiği vatandaşları, karantinada tutmak yerine 'özel izinle' eve yollayan hükümet.

O getirdiği insanları bir odaya bile yerleştiremeyen hükümet.

Başbakanın başka, yardımcısının başka, bakanının başka söylediği hükümet.

Elini masaya vurup alması gereken kararları almaktan doğru dürüst test yapmaktan aciz hükümet, kalkmış bize koskoca Amerika'nın, Fransa'nın, Almanya'nın, Türkiye'nin baş edemediği salgını 'iyi gider' diye yutturmaya çalışıyor.

Tabii canım, 'no test, no korona...' 

Gerçekten sinir olmamak elde değil...

 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları