Rapor var, 'raporcuk' var...

Yayın Tarihi: 10/06/20 16:15
okuma süresi: 8 dak.

Haftalardır çağrısını yaptığımız, son 1 haftadır da 'verildi, veriliyor' tartışmaları arasında, geçiş kapılarının açılması olayının etkisi ile gündemin en üst sıralarına çıkan 'Covid-19 epidemiyolojik raporu' en sonunda dün verildi ve bugün basına sızdı.

Sağlık Bakanının geçen hafta "Cumhurbaşkanından gizleyecek bir şeyimiz yok. Profesör hazırlıyor, kitapçık olarak sunacağız" dediği rapor toplamda 2.5 sayfalık, müsteşar imzalı ve bozuk Türkçe ile hazırlanmış.

Haliyle Cumhurbaşkanının da haklı şekilde eleştirdiği ve 'ciddiyetten uzak' dediği raporun böyle olduğunu söylemek için içindeki devrik cümlelere bakmanın yanı sıra tablo, grafik gibi bilimsel enstrümanların olmaması yeterli oluyor.

Elbette makalenin ilerleyen kısımlarında raporda yazan ve doğru olduğunu kabul etmek zorunda olduğumuz kimi verileri aynen  Güney Kıbrıs'la ilgili raporu yazdığım makalemdeki iredeleyeceğim ancak önce bu raporun üzerinden dönen esas niyete değinmem gerekecek.

Güney Kıbrıs'ın en etkili yayın organlarından olan Cyprus Mail, bugünkü baş yazısını geçiş kapılarında yaratılan garabet duruma ayırmış.

Genel yayın politikasına baktığımızda pek Anastasiadis seven bir gazete olmayan CM, ilgili makalede kapılarla ilgili sorununun müsebbibi olarak Kıbrıs Türk Otoritelerini ve özellikle de Kudret Özersay'ı göstermiş.

Durumu "bir güç gösterisi" olarak niteleyen gazete, Özersay'ın kapıların açılmaması konusunda kararlı bir karşı duruş sergilediğine atıfta bulunarak, kendisinin geçiş kapıları konusunda ipleri Akıncı'nın elinden alma arzusu içinde olduğunu da yazmış.

Haliye, zannımca, Kudret Hoca'nın bu kahramanca savunması karşısında pek sahnelerde görünemeyen Ersin Tatar ise, Sağlık Bakanlığı üzerinden konuya muhatap olmaya çalışmakta ve ortaya böyle kargacık burgacık raporlar çıkmaya başlamaktadır.

Nihayetinde aynı makalede de değinildiği üzere, söz konusu rapor günlerdir verilmediğinden Teknik Komite ikinci toplantısını yapamamakta, Kuzey Kıbrıs tarafının raporu muhataplara sunulamamakta, böylece Cumhurbaşkanının kapıları kademeli açma yönünde, bizzat BM Genel Sekreterinin çağrısı ile belirlenmeye çalışılan yol haritasına taş konmaya çalışılmaktadır.

BM Barış Gücü'nün bu sabah yaptığı "Kıbrıs Türk tarafı geçiş noktaları konusunda tutumunu belirlemelidir" şeklindeki çağrı işte bu tavra tepkidir.

Bunun dışında adına 'geçici' ibaresi eklenen rapora baktığımızda, özensiz bir şekilde hazırlandığını görmek de mümkündür.

Toplamda 108 hastanın Covid-19 teşhisi konulduğun belirtildiği raporda, hastaların yüzde 42'sinin asemptomatik olması dikkat çekiyor. Güney'deki ilgili yüzdeliğe baktığımızda yüze 34 olarak dikkat çeken bu bilginin yanı sıra, yoğun bakım servislerinde tedavi edilen 6 hastadan 4 tanesinin kaybedildiği bilgisi de eklenmiş. Çizilen başarı hikayesinde göz ardı edilen bu dramatik bilginin rapora eklenmesini enteresan buluyorum ama buna girmeyelim.

Hastaların bölgelere göre ayrılması konusunda bölge ismi yerine otel isimlerinin yer alması bir başka bilimsellikten uzak husus olarak dikkat çekiyor. Buna göre en çok vaka otellerden çıkarken (yüzde 35), bölge özelinde Karpaz yüzde 18, Lefkoşa 15.7, 14.8'i Lapta-Alsancak diye özensiz bir şekilde sıralanmış.

Toplam vakaların 62 tanesinin kadın, 46 tanesinin erkek olması ise dünya genelinde görülen 60-40 kadın/erkek vaka oranının tam tersi olarak duruyor. İlginç diyeceğim ama bizde her şey ters olduğu için demiyorum.

Bunun dışında inceleme fırsatı bulduğumuz Türkiye ve Güney Kıbrıs raporlarında açıkça yazılı olan vakaların hangi semptomlarla hastaneye başvurduğu hususunda da bilgi yok, bunun yerine semptomların toplu yazımı yeterli bulunmuş. Böylece en çok hangi semptom görüldü bilemiyoruz.

Yine raporda, yapılan test sayısı hızlı test 25 bin, PCR 8500 olarak açıklanmış. Halbuki bakan geçen gün yaptığı meclis konuşmasında 31 bin test demiş ve bunun 3'te 1'i PCR diye bilgi vermişti. Haliyle 10 bin civarı diye düşündüğümüz  PCR sayısında azalma olduğunu söylemek doğru olur.

Bir de raporda 'temaslı' diye bir grup yaratılarak bu kalemde de 866 PCR testi yapıldı denilmiş. Artık anlayan anlasın.

Test bölümünün bir diğer dikkat çeken hususu da 25 bin hızlı test yapıldığının dile getirilip, bu testlerin 550 tanesinde Ig G ve Ig M pozitif bulunduğunun yazılmasıdır. Tümünün de sonradan negatife döndüğü ve bu konuda dünyanın en çok pozitiften negatife dönen ülke unvanını almamızı sağlayan bu bilginin de altını ayrıca çizmek gerekmektedir.

Bunun dışında vakaların hangi yaş gruplarında görüldüğü, hangi meslek gruplarının en çok etkilendiği ve hangi hastanede kaç hastasının tedavi gördüğü bilgileri verilmemiştir. Böylece vakaların ortalama yaşı, hastanede tedavi edilenlerin ortalama yaşı gibi bilgiler ortada yoktur.

Lafın kısası, hiçbir grafik veya tablonun kullanılmadığı, hastalığın çizimli grafik seyrinin gösterilmediği raporun bilimsellikle uzaktan ya da yakından ilgisi olduğunu söylemek mümkün değildir.

Öte yandan rapor içinde bakanlık övgüsü yapılması için çeşitli kısımların konulması, mesela ventilatör sayısının artmış olmasının vurgulanması, süreç boyunca sürekli kavga eden Lefkoşa-Mağusa laboratuvarlarında test kapasitesinin artırılmış olmasının vurgulanması gibi şeyler de en basitinden 'naif' olarak nitelenebilir.

Ha bir de PCR kapasitemizin günlük 300'e çıktığından bahsedilmiş ama kaç rakamından buraya çıktığı eksik bırakılmış. Kıyak olsun diye ben yazayım: 160…

Sonuç olarak, gerek Türkiye, gerekse de Güney Kıbrıs'ın hazırladığı epidemiyolojik raporlara baktığımızda, bu hazırlanan rapora ancak 'raporcuk' denebilir diyebiliriz.

Yine de söz konusu raporcuğun dar vizyonlu hamaset siyasetinin hazırlayabileceği nitelikte olduğunu, kendilerinden profesörlerin hazırlayacağı bir kitapçık zaten beklenilmemesi gerektiğini de ifadelerime eklemem gerekir.

Dolayısıyla rapor var raporcuk var…

Bu raporcuk olmuş…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları