Hakikatı ararken...

Yayın Tarihi: 20/07/20 16:55
okuma süresi: 6 dak.

46 yıldır her yıl aynı tartışmaların aynı şekillerde yaşandığı bir başka 20 Temmuz'u daha yaşıyoruz.

Kıbrıs tarihini zerre kadar bilmeyen ancak bildiğini zanneden TC basınının kalemşörlerinden tutun da, buralarda sol gösterip aslında içlerinde nur topu gibi sağ hamaset yatanların 'aman etliye sütlüye dokunmayayım' şeklindeki utangaç iletilerine, yine 46 yıldır coşkuyla bayram kutlayan ancak o bayram sonrası kurdukları düzenle bir arpa boyu bile yol alamayanların çeşitli etkinliklerile, ful nutuk dolu olan bu gün ile ilgili duruşum kristal bir bardaktaki su kadar nettir: "Acıların bayramı olmaz…"

Dolayısıyla bu makalemin konusunu, aslına bakarsanız her yıl 15 Temmuz-20 Temmuz döneminde gündeme gelen ve her defasında unutulan çok önemli bir konuya ayırmak isterim…

Hakikat Komisyonları konusuna...

Güney'in ünlü avukatlarından, Ahileas Dimitriadis, geçtiğimiz hafta bu konuyu Cyprus Mail gazetesi için yazmış.

Dimitriadis makalesinde, 2006'dan beri kazılarına devam eden Kayıp Şahıslar Komitesinin (KŞK) çalışmalarının gittik sonra daha da zorlaştığını dile getirirken, kayıplar konusunda en dramatik gelişmenin olayların şahitlerinin hayatlarını kaybetmesi ile yaşandığı da belirtmiş.

1981'de BM nezdinde kurulan, 1997'de liderler seviyesinde uzlaşılan ancak kazı çalışmalarına ancak 2006 yılında başlayan KŞK'nin orijinal kayıp listesinde 1510 Kıbrıslı Rum ve 472 Kıbrıslı Türk vardı.

1981'den 2006'ya kadar geçen 25 yılda kaybedilen ve boşa geçen koca yılları acıyla hatırladıktan sonra, kazıların başlamasından bu yana geçen 14 yıllık sürede kalıntıları bulunan Kıbrıslı Rum sayısı 700, Kıbrıslı Türk sayısı ise 274'tür.

Bu durumda KŞK'nin kayıpları bulma oranının basit bir oranla yüzde 50 olduğunu hesap edebiliriz.

Bu bağlamda, Dimitriadis'in de sözünü ettiği üzere, aradan geçen 46 yılda savaşta ve öncesindeki kanlı olaylarda kaybolan kişilerin bulunması artık çok daha zordur çünkü olayların şahidi olanlar artık bu dünyadan ayrılma yaşındadırlar.

Bir şekilde geçmişin korkularını yaşayan ve bu şahitliklerini ileriye götüremeyen yüzlerce insan bu dünyadan göçüp gitmekte, bu da kayıp yakınlarının acısının sürmesine neden olmaktadır.

Ama çok daha kritik bir durum vardır…Kayıp olaylarının failleri…

İşte bu yazının başlığı olan, Tunus, Güney Afrika ve Kolombiya gibi sorunlu yerlerde yaşanan iç savaşlar sonrası kurulan Hakikat Komisyonları, bu olaylara karışanları kapsamaktadır.

Ancak bu noktada ortaya büyük bir dilemma çıkmaktadır…

Dimitriadis bu hususta "bu komisyonlara bilgi verecek olan kişilerin, yine bu kayıp olaylarındaki rolleri ortaya çıkacağı için, kayıp yakınları adaletin yerine gelmesini ve bu kişilerin cezalandırılmasını isteyebilirler. Bu konuda 1990 yılında iki taraf arasında uzlaşıya varılmıştı. Buna göre, kayıpların bulunması ile ilgili KŞK'ye bilgi veren kişiler hakkında herhangi bir yargı süreci olmayacaktı" demekte ve konunun hukuki çözümünü de sunmaktadır.

Bu noktada, söz konusu komitenin KŞK üzerinde bir yapıyla, basit hukuk terminolojisi işletilerek kurulabileceğini anımsatan Avukat Dimitriadis, bunları 'referansların belirlenmesi, ceza yasasının tanımlanması ve bilgileri getirecek olanlara yine ceza yasası düzenlenerek 'dokunulmazlık' verilmesi olarak sıralıyor.

"Kıbrıslıların karar vermesi gerekiyor" diyen Dimitriadis "basitçe bu komisyon kurulursa, bu kayıp olaylarına karışıp suç işleyenlerin cezalandırılmasını mı isteyeceğiz yoksa bu kişilerden gelecek olan hayati bilgilerle, kayıpların bulunmasını mı isteyeceğiz. Özetle, adalet mi istiyoruz yoksa hakikat mı?" diyerek makalesinde önemli bir vurgu yapıyor.

Açıkçası hakikatı istiyorum…Belki adalet de istiyorum ama hakikatı bundan çok daha fazla istiyorum…

Çünkü eğer bir gün bu adada, gerçek anlamda barış içinde yaşanılacaksa, geçmişin hesaplarının verilmesi, affedilmesi, karşılıklı özür dilenmesi elzem olacaktır.

Yoksa işin siyasi yönü bir şekilde, kazan kazan noktasına getirilip çözülebilir ama kayıpların acısı kolay dinecek bir şey değildir.

Dolayısıyla, vakit daha da geç olmadan hakikatın aranması ve bulunması gerekmektedir.

Umarım daha da geç olmadan bu yapılabilir...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları