Şahinler hükümeti ve çözüm karşıtlığı...

Yayın Tarihi: 09/12/20 17:00
okuma süresi: 7 dak.

Halkın Partisi'nin 6 Ekim günü davul-zurna eşliğinde hükümetten çekilmesinin üzerinden 64 gün geçtikten sonra en nihayet bugün bir hükümet kuruldu ve kabinesi sunuldu. Henüz güven oyu almasa da alacağının garanti olduğunu söylemek bence mümkündür zira dizayn edilmiş bir 'şahinler hükümeti' ile karşı karşıya olduğumuzu söylemek mümkündür.

Çünkü aylardır devam eden ve başta biz gazeteciler olmak üzere tüm halka el aman çektiren bu süreç sonucunda kurulan ve bir nevi 'Milliyetçi Cephe' olarak da görebileceğiniz bu hükümetin ortak noktası, halka hiç bir hayrı olmayacak olmasının dışında çözüm karşıtı duruşudur.

Kuruluş programına yazılan "Federal çözümün, Rum tarafının tutumu ile gerçekleşemeyeceğinin ortaya çıkmasından dolayı, iki devletli çözümün gündeme gelmesine ve gerçekleşmesine ağırlık verecektir" ifadeleri bunun ispatıdır.

Ayrıca; "Kıbrıs konusunda, iki devletli bir çözüme ulaşılması için, Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye ile istişare içinde ileri adımları atmak olacaktır" şeklindeki ifadeler de Rumların ekmeğine bal sürecek niteliktedir.

Bu bağlamda böylesi vatanperver isimlerden oluşan bir hükümetin kurulmasına en çok sevinenlerin çözüm karşıtı Rumlar olduğunu söylemek mümkündür.

Hele de içinde barındırdığı iki isimle birlikte tam manasıyla şahin bir kimlikte olan 42. hükümetin bir çözüm düşmanı olarak davranacağı, bu noktada Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'dan alt kalmayacağını söylemek de mümkündür.

Erhan Arıklı ve Tahsin Ertuğruloğlu isimli iki şahinin bu cephenin öncülüğünü yapacağını düşünmek kolaydır.

Turancı olan, bunu hiçbir zaman gizlemeyen, her ne kadar kendisinin artık değiştiğini iddia etse, Erhan Arıklı'nın bakan olması Rum basınında "Derinya olaylarının faili bakan yapıldı" şeklinde verildi.

Cumhurbaşkanlığı seçimi dönemi boyunca açıkça federasyon karşıtlığı yapan, seçime yapılan müdahaleyi "Türkiye tabii ki karışacak" ifadeleri ile normalleştiren Arıklı'nın atandığı bakanlık da ayrıca dikkat çekicidir.

Doğal gaz gibi Kıbrıs sorunuyla artık çok ilintili bir konu belli ki Erhan Arıklı'dan sorulacak.

Daha önce Sunat Atun'ın yaptığı Barbaros gemisi ziyaretleri gibi şeyleri artık ondan göreceğiz.

Ateşli bir Kıb-Tek özelleştirme savunucusu da olduğunu düşünecek olursak, Erhan Bey'in atandığı makam bilerek istenerek dizayn edilmiştir demek mümkündür.

Tabii arada kendisini Kıbrıs sorunu için önerdiği 'Nahçıvan modeli' ile de hatırlıyoruz. Bakanlığı döneminde bunu gündeme getirir mi bilmem ama çok tartışılan bir isim olacağını, özellikle de vatandaşlık meselesi üzerinden siyaset yapacağını söylemek de mümkündür. Nitekim ilk günden 3 bin vatandaş vurgusu yaptığı bir açıklaması olduğunu da gördük.

Ancak iş şahinliğe geldiğinde ondan daha şahinleri de var demek gerekir ve bu isim de kuşku yok ki Tahsin Ertuğruloğlu'ndan başkası değildir.

Gerçekten de çokları tarafından artık bir 'siyasi mefta' görülen Tahsin Bey'in böylesi bir zamanda, böylesi bir anda Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturması nereden bakarsanız bakın Rumlara ve dünyaya bir mesajdır.

"Annan Planı kabul edilirse silahlanıp dağa çıkarım" şeklinde tarihe geçmiş sözleriyle anılan, yine aynı planın görüşülmesi sırasında Kopenhag'da yapılan zirvede ortadan kaybolup, olmaya ki çözüm olur korkusu ile tuvalette saklanan Tahsin Bey'i böylesi bir hükümette görmesek eksik kalırdı diye düşünüyorum.

Tahsin Bey, Türkiye Dışişleri Bakanı ile samimi bir ilişkisi olduğunu, o çevrelerde kendisine "Tahsin Abi" diye hitap edildiğinin göz şahidi olduğumu buraya not edeyim.

Bunun dışında onun da Erhan Bey gibi önerdiği ama en azından Avrupai bir model olarak niteleyeceğimiz 'Monako Modeli' vardır.

En son yaptığı bakanlık macerasında, ki ortaya büyük rüşvet olayları ve bir de Amerikan gemilerini bombalayıp bartırmak fantazisi çıkmıştı, oldukça tartışılan Tahsin Bey'in, yeniden esas yerine yani Dışişleri Bakanlığına dönmesi bu hükümetin dizaynı içerisinde yakışandır.

Çözüm karşıtlığı üzerine kurulan hükümette elbette Maraş fatihliğine soyunan Oğuzhan Hasipoğlu'nun adı aynı bakanlıkta anılıyordu ancak belli ki ilahlar Tahsin abimizi tercih etmiş görünmektedir.

Ben de dün yaptığım programda Tahsin abimin böylesi bir hükümette bakanlığa getirilmesinin yakışan olduğunu ifade etmiş, sonuç olarak kinaye yaptığım şey gerçek olmuştur.

Şimdi bu şahin cephesinin tek eksik tarafı Zorlu Töre olarak dikkat çekmektedir.

Ona da kendisinin de ifade ettiği üzere "hak ettim" dediği Meclis Başkanlığı layık görülürse bence 'voltran' oluşturulacaktır.

Zaten Zorlu Bey de şahinlik konusunda diğerlerine taş çıkartacak niteliklere sahiptir.

Tabii tüm kabinenin de hakkını yememek lazım gerekir diye ifade etmem gerekirse, tüm bakanlarımızın gönlünde ayrı ayrı statüko yattığını, iş şahinlik yapmaya geldiğinde bunu en layığıyla yapacaklarına olan inancım da tamdır.

Dolayısıyla sevgili dostlar bu hükümete 'hayırlısı olsun' demek mümkün değildir.

Zira özellikle çözüm politikaları üzerinden baktığımızda hiç de hayırlı olmadığını görmekteyiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları