Aşı muamması ve yapılması elzem bir takım işler...

Yayın Tarihi: 04/01/21 16:56
okuma süresi: 6 dak.

Salgının pençesinde geçen 2020 yılı sonundan itibaren bir umut olarak hayatımıza giren Covid-19 aşıları konusunda, aşıların niteliğinden çok, sevk, idare ve tatbikinde sorunlar yaşandığı görülüyor.

Dünya genelinde, Fransa, İngiltere, ABD gibi alt yapısı güçlü olanlar da dahil olmak üzere bir çok ülke aşıların tatbikini çeşitli şekillerde başlatmayı başardıysa da ortaya çıkan sorunlar artarak büyüyor.

Örneklemem gerekirse, Fransa, 2021 yılının ilk 3 gününde toplam 580 kişiyi aşılarken, ABD, 2020 yılı sonu için ortaya koyduğu 20 milyon rakamının çok çok altında, sadece 2.5 milyon kişiye aşı tatbik etmiş durumda.

Öte yandan iki doz yapılacak aşıların ilk dozu ile ikinci dozu arasındaki zaman aralığı konusunda da çeşitli tartışmalar var. Sırf bu yüzden daha ilk dozun çok az bir kısmını tatbik edebilen Almanya ikinci dozun tarihini şimdiden ertelemiş durumda.

Bu noktada Almanya bağımsız aşı komisyonlarından aldığı görüş uyarınca iki doz arasında 42 gün olması gerektiğini düşünürken, İngiltere ise Oxford ve Pfizer aşısının aralığını 12 hafta olarak düşünüyor.

Aynı İngiltere, Pfizer için ilk açıklamasında iki dozun 21 gün içinde yapılacağını öngörmüştü.

Düşünün, İngiltere gibi, planlama ve programlama denilen kavramları icat eden bir ülke bile, ilk açıklamasını yaşanan gelişmelere göre update edip hemen değiştirebiliyor.

Durumun ne kadar komplike olduğunu gösteren bu gelişme bile, 2021 yılında yaşayacağımız sıkıntılara ışık tutacak niteliktedir.

Tüm bunlara bakınca, daha doğru dürüst bir epidemiyolojik raporu bile bulunmayan, nüfus sayısını net bilmeyen KKTC'nin bir yandan da başında bulunan ve olayları 'kasaba zihniyeti siyaset yapma' noktasında değerlendiren yöneticileriyle çok büyük sıkıntılar yaşayacağı muhakkaktır.

Yıllardır aynı şeyleri yazıp çiziyorum. Bir ülkenin temel direği veridir ve o verilerle birlikte kısa, orta ya da uzun vadeli projeler yapılır. Veri olmayınca, istatistik olmayınca ortaya çıkan tek şey kaostur, keşmekeştir.

Dolayısıyla, yıllardır nüfusunu bilmeyen, doğru düzgün verisi olmayan bir yapı zaten sıkıntılıdır.

Haliyle, düzgün bir sevk-idare isteyen aşılanma gibi komplike bir operasyonun büyük sorunlara gebe olduğunu söylemek yerinde olur.

Mesela KP olarak bugün yaptığımız bir haberde, tüm dünyada olduğu gibi aşı önceliğinin sağlık çalışanları ve 65 yaş üzeri yaşlı kesim olduğu kriterinden yola çıkarak ilk etapta kaç bin doz aşıya ihtiyacımız var, araştırdık.

Ama nasıl araştırdık?

Elimizde kesin rakam olarak bir tek KKTC seçmen sayısı bulunduğu için, en azından asgari bir rakam için oraya baktığımızda, 65 yaş üstü seçmen sayımızın 36 bin kişi kadar olduğu ortaya çıktı. Buna yaklaşık 8 bin kadar sağlık çalışanı da eklendiğinde, kaba hesap ilk etapta aşılanması gereken 44 bin kişi kadar  insanımız vardır.

Üç aşağı, beş yukarı, 40 bin desek ve buna ikinci dozu da koyarsak ortaya 80 bin rakamı çıkmaktadır.

Peki aşılar nerededir?

Bunlar nereden, nasıl tedarik edilecektir?

Daha şatafatla açılan ama eleman sıkıntısı nedeniyle faaliyete geçemeyen pandemi hastanesi işine de atıfla, "bu aşıları tatbik edecek sağlık elemanları yeterli mi" diye sormadık bile...

Tam bu noktada, belki ortaya bir resim çıkar diye güvenip de Sağlık Bakanının açıklamalarına bakınca kendinizi bir labirentte hissediyorsunuz. Aynı sıkıntıyı, salgının ilk dönemlerindeki PCR testleri tedariki sorunlarında da yaşamıştık. O günlerde ortaya bir türlü belirli rakam koyamayan bakan, bugün de aşılarla ilgili kesin konuşamamaktadır.

Onu bir yandan Türkiye'den aşı müjdesi verirken görürken, öte yandan Güney Kıbrıs'a ve AB'ye yönelik "KKTC, AB toprağıdır, aşıları söke söke alırız" tehdidi içinde görmekteyiz.

En son bu sabah katıldığı bir TV programında aşıların başlama tarihi için "15 Ocak" dese de, bu tarihin gecikmeye uğrayabileceğini kestirmek hiç zor değil. Bir kere, bu aşıların konulacağı ve oldukça sofistike aygıtlar olan buzlukların tedariki konusunda çeşitli muammalar vardır.

Resmi açıklama, buzluklarla ilgili ihalenin açıldığı ve son tarihin 5 Ocak olduğunu söylemektedir. Elimizde bulunan buzlukların, ki bunların iki tane olduğu söyleniyor, kapasitesinin 700 bin kadar olduğu yine resmi açıklamalara yansımıştır. Ancak bu buzluklarda daha bir çok tıbbi malzeme, aşı ve diğer ilaçların da bulunduğunu hatırlatmak lazımdır. Onları çöpe atacak halimiz olmadığına göre, muhafaza edecek başka bir yere ihtiyaç açıktır.

Bu durumda ihale 5 Ocak günü bitse bile, bu işin kararı, satın alması, cihazın adaya gelmesi haftalar, belki de aylar alacaktır.

Bilmem, belki bazı noktalarda bu konunun ivedi çözümü için bir formül bulunur. Çünkü söz konusu olan şey toplum sağlığıdır.

Bu işin planlamasının, sevki ve idaresi toplum sağlığı ile doğru orantılı ilerleyeceğini de düşünürsek, atılması gereken ivedi adımlar bellidir.

Umarım bu işin planlamasına kötücül şekilde yapılan siyasetin asla bulaştırılmaz.

Çünkü zaten doğasında kaos ve plansızlık bulunan bir yapının, böylesi bir art niyeti kaldıracak gücü yoktur.

Yapılması gereken şey, her şeyi devletten beklemek yerine, büyük sermaye gruplarının, üniversitelerin, sendikaların, sivil toplumun ve pek tabii ki sağlık camiasının elini taşın altına koyması, bu işi bir dayanışmaya çevirmesidir.

İş birliği yapmak şarttır.

Bu gerçeği ya yaşayarak acı bir şekilde ya da doğru ve planlı bir şekilde davranarak en az sıkıntıyla öğreneceğiz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları