Hristodulidis favori ama seçim iki turlu olacak…

Yayın Tarihi: 04/02/23 07:00
okuma süresi: 9 dak.

Güneyde artık nefesler tutuldu, gözler yarın yapılacak olan Başkanlık seçiminin ilk turuna çevrildi. İlk tur diyorum çünkü hemen hemen herkes seçimin iki turlu olacağını düşünüyor. Ben de dahil.

Eğer öyle olursa yani hiçbir aday yüzde 50+1 oyu alamazsa, seçimin ikinci turu bir hafta sonra en yüksek oyu alan iki aday arasında yapılacak, kazanan 5 yıllığına Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanlığına seçilecek.

Seçimde toplam 14 aday yarışıyor ama 3 adayın ismi ön plana çıkıyor. Seçimle ilgili büyük tartışmaların bir kısmı da sürekli bu 3 adayın gündemde olması, diğer 11 adayın yok sayılması üzerine devam ediyor.

Bizler adanın kuzey tarafından baktığımızda seçimin sadece Kıbrıs sorunu ekseninde döndüğünü sanıyoruz ama özellikle ekonomi, sağlık ve göçmenler konuları da tartışmalarda büyük yer tutuyor. Seçimin ilk dönemlerinde yoğun olarak gündeme gelen çözüm tartışmaları da son 2 haftada özellikle ekonomi ve göçmenler başlığının biraz gerisinde kalmış durumda. Ama Rum basınının etkili yayın organları yine de seçimi Kıbrıs sorununun çözümü ve adayların olası tutumu üzerinden değerlendirmiyor değil.

Dediğim gibi seçimde toplam 14 aday var ancak anketlerde 3 adayın ismi ön plana çıkıyor: Dışişleri Eski Bakanı Nikos Hristodulidis, Eski Başmüzakereci Andreas Mavroyanis ve DİSİ Genel Başkanı Averof Neofitu…Yer darlığından dolayı ben de bu makalede 3 iddialı aday üzerinden gidiyorum.

Son yayınlanan anketler Hristodulidis’in ilk turu yüzde 35’ler civarında kazanacağını gösteriyor. Ancak Aralık sonu anketlerinde neredeyse seçimi ilk turdan kazanacak oranlara kadar gelen Hristodulidis’in bir miktar oy kaybettiği de aşikar görünüyor.

Son anketlere göre 15 gün içinde 4-5 puan kaybeden Hristodulidis’teki bu düşüş dikkat çekerken, Mavroyanis ve Neofitu arasındaki 2.cilik mücadelesi de nefes kesiyor. Her iki adayın oy oranı da yüzde 25’ler seviyesinde seyrediyor. Özellikle AKEL adayı Mavroyanis’in son iki haftada çok ciddi kalabalıklar topladığı, sosyal medyada bir adım öne çıktığı ve kendine direk hedef olarak Hristodulidis’i aldığı görülüyor. Mesela dünkü Rum basınının manşetleri ikili arasında yaşanan yeni bir polemikle dolu. Buna göre Mavroyanis, Hristodulidis’i ‘fikir hırsızlığıyla’ suçluyor.

Eski Başmüzakereci, Crans Montana ve sonrası da dahil beraber teşrik-i mesai yaptığı rakibinin en az 3 fikrini çaldığını iddia ediyor. Hristodulidis ise bu iddialara tepki vermekten daha çok sessiz kalmayı yeğliyor. İkilinin Eylül ayında yapılan TV tartışmasında Crans Montana’da yaşananlar üzerinden aleni kavga ettiğini, suçlamaların havada uçtuğunu da hatırlıyoruz.

Öte yandan Hristodulidis’in aynen bizim seçim dönemlerindeki favori adayların tutumu gibi çoğu suçlamaya tepkisiz kaldığını da söylemek lazım. Geçen yıl partisine bayrak açıp bağımsız adaylığını açıklayan ve o günden beri seçimin en büyük favorisi konumunda bulunan Hristodulidis’in bunu taktik icabı yaptığını tahmin edebiliyoruz. Açıkçası birçok defa sohbet ettiğim, kılçık sorular yönelttiğim ve canını sıktığım Hristodulidis’in fikirlerini bir yana koyarsak iyi bir insan olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

4 kız babası, genç sayılabilecek yaştaki siyasetçinin seçimlerden galip çıkıp yeni başkan olması da kuvvetle muhtemeldir. Ancak Kıbrıs sorunu konusundaki katı tutumu, adanın kalıcı bölünmesine yol açabilecek bir takım siyasi olaylara da gebe olabilir diye düşünmeden edemiyorum. Gerçi kendisi Guterres Çerçevesini temel alan bir çözüm planına sıcak baktığını açıklamış durumda. Fakat o çerçevenin anlaşılmış mülkiyet başlığını yeniden tartışmaya açmak istediğini yine aynı açıklama içinde söylemesi bende ciddi şüphe uyandırıyor. Unutmayalım, neredeyse tüm Annan Planı da dahil, ondan önceki tüm süreçler mülkiyet başlığının bataklığında telef olmuş gitmişti. Şimdi tekrardan, güvenlik ve garantiler esas konuyken mülkiyete işaret etmek bence dikkat çekici olmuş.

Bu arada batılı güçlerin, başta Amerika, AB ve İngiltere olmak üzere onun kazanmasını istemedikleri yazılıp çiziliyor. Sebep olarak ise Hristodulidis’in Rus bağlantısı gösteriliyor. Bu söylentilere göre Hristodulidis’in Rusya’ya olan yakınlığı batı dünyasında ve özellikle de AB’de rahatsızlık yarattığı vurgulanıyor.

Diğer iddialı iki aday hakkında da çeşitli belirsizlikler olduğunu söylemek de lazımdır. Bir kere 3 adayın da son 10 yıldaki Başkan Nikos Anastadisidis’in yakın çalışma arkadaşları olduğunu, Kıbrıs sorununun çözüme en yakın olduğu Crans Montana’daki olaylarda iyi kötü roller oynadığını biliyoruz.

Bunlardan bir tanesi olan Andreas Mavroyanis kuşku yok ki CV’sine bakıldığı zaman tüm ada genelindeki en yüksek rütbeli diplomattır demek doğru olur.

Bir ara BM Başkanlığına soyunan, Genel Sekreter Antonio Guterres’in en yakın çalışma gruplarında bulunan Mavroyanis’in AKEL adayı olması seçimin başından beri sıkıntı yaratan bir durum oldu. AKEL içindeki ‘bıyıklı’ diye tabir edeceğimiz kesimlerin bir ara iyice tepki koyduğu, doğru adayın ünlü avukat Ahileas Dimitriadis olması gerektiğini söylediklerini duymuştuk. Ancak son 2 haftada belli ki AKEL’in parti içi disiplin mekanizması çalıştırılmış olsa gerek, hemen hemen bütün etkinlikler son derece kalabalık geçiyor. Geçtiğimiz hafta açıkladığı “ilk 100 gün” planında, eğer seçilirse ertesi gün Guterres’i arayacağını ve onu adaya davet edeceğini açıklayan Mavroyanis’in çok ciddi bir üst düzey ilişki bağlantısı olduğu da muhakkak. Ciddi anlamda itibarlı bir diplomat olan Mavroyanis’in bu avantajlarını federal bir çözüm için kullanabileceğini öngörmek mümkün. Eğer olur da ikinci tura kalırsa, kazanması için DİSİ ile AKEL’in mutabakata varması gerekiyor. Peki bu iki büyük parti böylesi bir mutabakata yapar mı? Doğrusu şüpheliyim.

Aynı durum Averof Neofitu için de geçerlidir. 61 yaşındaki Poli doğumlu muhasip olur da ikinci tura kalırsa, sadece AKEL’in değil, neredeyse yarısı Hristodulidis’e meyleden kendi partisinin de oylarına ihtiyacı olduğu açık. Bunun dışında Neofitu’nun diğer iki aday gibi yoğun Kıbrıs sorunu mesaisi olmadı. Ancak Amerika’dan mezun ekonomi bilgisi yüksek Neofitu’nu özellikle son haftalarda ortaya koyduğu ekonomik vaatler onu bu konuda biraz olsun öne çıkarmış durumda. Çevresinde çok sevilen, babacan bir tavra sahip, bundan öte Kıbrıslı Türk siyasetçilerle de iyi ilişkiler tesis etmiş Neofitu’nun bir diğer artı puanı da Rum Lider Nikos Anastasiadis’in en nihayet biraz destek atışında bulunması oldu. Gerçi bazı Rum siyasi gözlemciler bu desteğin artı mı eksi mi olduğu konusunda fikir ayrılığına düşmüş durumda ama aktif bir başkanın verdiği destek her zaman işe yarayabilir.

Nihayetinde seçim bu 3 aday arasında geçecek ve iki tanesi 12 Şubat’ta yeniden sahaya çıkacak.

Doğrusunu söylemek gerekirse kim kazanırsa kazansın Kıbrıs sorunu konusunda bir takım gelişmelerin olacağı konusunda inancım tamdır. Özellikle iki anavatandaki seçim sonrası yaz aylarında hızlanması beklenen süreçle ilgili şimdiden konuşmak erken olur ama seçimden galip çıkacak olan adayın kim olacağı çok önemlidir.

Genel olarak baktığımda başta Hristodulidis olmak üzere diğer iki güçlü adaya çok güvendiğimi söyleyemem. Ancak uluslararası toplumun harekete geçmesiyle birlikte bilindik bazı tezlerin değişebileceğini, birtakım tavizlerin verilebileceğini iddia edebilirim. Ama kritik nokta bu harekete geçme meselesidir.

Zira Kıbrıs sorunu uluslararası bir sorundur ve çözüm uluslararası platformlarda gelecektir…

Ne diyelim karar Rum seçmenlerindir. Son kararı verecek olan da onlardır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları