Kıbrıs sorununa ‘İskoç modeli’ mi?

Yayın Tarihi: 16/03/24 07:00
okuma süresi: 9 dak.

Son günlerde kulağıma çok enteresan söylentiler çalınıyor. Her ne hikmetse, genelde sağ cenah içindeki kaynaklarımın aktardığı bu bilgilere göre, Kıbrıs sorununun çözümü için bazı ilginç çözüm önerileri ortaya atılmış.

İşte bu bağlamda son ortaya atılan model, Kıbrıs sorunu müzakerelerinde daha önce gündeme gelmemiş bir model: İskoç modeli!

İskoç derken, İskoçya ve onun Büyük Britanya içindeki durumundan bahsediyorum.

Tabii ki bunu makalemde anlatacağım ama ikinci tur temasları için adada bulunan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in kişisel temsilcisi Maria Holguin’in temaslarından da söz etmek gerek.

Holguin, ilk gelişinde ‘herkesi dinleyeceğim’ demişti. Bunu ikinci gelişinde de yapmaya devam ediyor. Bu kez çok daha kapsamlı bir şekilde adanın her iki tarafında görüşme trafiğini sürdürüyor. Partiler, sivil toplum örgütler ve hatta bizim Futbol Federasyonuyla bile görüşülmüş.

Holguin’in bu görüşmelerinden sonra yaptığı açıklamalarda da genelde ‘iyi, çok iyi’ ifadelerini kullanırken, bir vurgusu da ‘değişik önerileri dinledim’ şeklinde oluyor.

Şu ana kadar iki tarafın yetkililerinin arasında herhangi bir ‘ortak zemin’ bulmuş değil. Hatta liderleri bir yemekte buluşturmayı dahi başaramadı. Ama bu göstermelik şeyler yerine çok daha derin, çok daha işlevsel bir şey yapıyor ve Kıbrıs sorununun sadece liderler seviyesinde bir sorun olmadığını ortaya koyuyor.

Bu daha önce görülmemiş bir yoldur ve bence meyvelerini vermeye er ya da geç başlayacaktır.

Uzatmadan başa dönecek olursam, biraz bu son moda İskoçya modelinden bahsedelim.

Malum, İngiltere ya da Britanya adasının kuzeyinde bulunan ve viskileriyle ünlü İskoçya, aslında 17. yüzyıla kadar bağımsız bir devletti. 1707 yılında İngiltere Krallığı'yla birleşti, krallığın bir parçası oldu.

Birleşik Krallık kurulunca da İskoçya Parlamentosu dağıtıldı ve tüm yetkiler Birleşik Krallık Parlamentosu'na devredildi. Ancak hukuki sistem ve kilise dahil olmak üzere birçok kuruluş İngiltere’den ayrı olarak işlemeye devam etti.

Zamanla İskoçlar yeniden bağımsızlık arayışına girdi. 1979'da krallıktan ayrılmak için ilk referandum yapıldı. Kuzey Denizi'nde petrol bulunmasından sonra gündeme gelen bu oylamada büyük çoğunlukla reddedildi.  Bağımsız parlamento kurulmasına İskoç halkının sadece yüzde 33'üne yakın bir kısmı evet dedi.

18 yıl sonra, 1997'de gerçekleşen ikinci referandumda, İskoçlara iki soru yöneltildi. İlki “İskoçya bağımsız parlamentoya sahip olmalı mı?" şeklindeydi. İkincisi ise "İskoç Parlamentosu'nun vergileri değiştirebilme gücü olmalı mı?"

İskoç halkı bu kez her iki soruya da ezici çoğunlukla "evet" yanıtını verdi ve böylece 1999 yılında, 129 üyeli İskoçya Özerk Parlamentosu kuruldu.

Özerk parlamento, sağlık, eğitim, yerel yönetim, sosyal hizmet, vergi, ekonomik kalkınma gibi alanlarda yasama yetkisine sahip. Buna karşın, savunma, maliye ve dış politika konularında kararlar hala İngiliz Parlamentosu tarafından veriliyor. Ayrıca Birleşik Krallık Parlamentosu, İskoçya Parlamentosunu dağıtma yetkisine de sahip.

Öte yandan İskoçya'ya, sınırlı da olsa, vergi toplama hakkı da verildi. Başbakan, yerine "İlkbakan-First Minister" tarafından yönetilen İskoç hükümeti halen, sınırlı alanlarda kendi başına karar alabiliyor.

Tabii kurulan parlamento beraberinde ‘ayrılık’ türkülerini de getirdi, ülkede ayrılıkçı akımlar artmaya başladı.

En nihayet konu parlamentonun gündemine geldiğinde tarihler 2013 yılını gösteriyordu. Bunu 18 Eylül 2014’te yapılan bağımsızlık referandumu izledi. Sonuç ayrılıkçılar için bir kez daha hüsran oldu ve İskoçların yüzde 55’i buna hayır oyu verdi.

Konu İngiltere’nin 2016’da Brexit yapmasıyla birlikte bambaşka bir noktaya giderken, İskoç parlamentosunun ikinci bir referandum yapma istemi henüz başarıya ulaşmış değil. İleride olur mu bilemem.

Bu kadar tarihi bilgiden sonra, bu modelin sunduklarına bir bakalım.

Yukarıda belirttim, İskoçya parlamentosu, sağlık, eğitim, yerel yönetim, sosyal hizmet, vergi, ekonomik kalkınma gibi alanlarda yasama yetkisine sahip. Buna karşılık savunma, maliye, güvenlik gibi konular Birleşik Krallık yönetimine ait.

Bu aslında şekil olarak neye benzer biliyor musunuz? Bir nevi federal yapıya. Zira, bizim son yıllarda çok konuştuğumuz desentralize federal sistem aslında kurulacak olan modelde, parça devleti ya da eyalet, adına ne derseniz deyin, kendi beledi hizmetlerini zaten yapmakla yetkili olacaktı. Buna sağlık, tarım gibi şeyleri de ekleyebiliriz.

Kurulacak olan modelde elbette merkezi bir federal yapı da olacağı için, dış temsiliyet, savunma, sınır güvenliği gibi şeyler zaten orada olacaktı.

Bu durumda İskoçya modeli denilen sistem eğer Kıbrıs çözümüne uygulanırsa, o zaman denklemden İskoçya’yı çıkarıp, yerine KKTC’yi koymak anlamına gelir.

Sanırım egemen eşitlik diye sunulmaya çalışılan şey, aslında bir nevi özerklik anlamına gelir.

Yani Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bağlı özerk KKTC yönetimi!

“Rum’a asla yama olmayız” diye yeri göğü inletenlerin bu söylemlerine tezat bir durum değil mi bu diye soranlarınız olduğunu duyabiliyorum.

E vallahi bilemem!

Federal çözümü şeytanlaştırıp duranların, birdenbire bu modeli zikretmeleri, ya da speküle etmeleri bu bağlamda son derece enteresan gibime geliyor.

Unutmadan, İngiltere’nin 2021’in başında sunduğu Kıbrıs çözüm planındaki ‘toplum devletleri (communal States)’ noktasını bu işin ‘püf noktası’ olduğunu düşünmek lazım gibime geliyor.

Dönemin İngiliz Dışişleri Bakanı Dominic Raab tarafından sunulan o plan pek fazla gündem olmadan, gündemden düşürülmüş, üzerinde çok konuşulmamıştı.

Orada anlatılan modelde “communal state” denilen alt Rum ve Türk devletçiklerine, kendi başlarına uluslararası örgütlere üye olabilme ya da uluslararası spor mücadelelerine katılma hakkı da tanınıyordu. Ayrıca bu alt devletçikler, yine kendi adlarına çeşitli uluslararası anlaşmalara da imza koyabileceklerdi.

Elbette, tıpa tıp aynı bir modelden bahsetmiyoruz. Hele de Birleşik Krallık Parlamentosunun, İskoç Parlamentosunu dağıtma yetkisinin bize uygulanması muhtemel bir modelde hayat bulması mümkün görünmüyor.

Ancak olur da böylesi bir çözüm modeline sahip olursak, adanın kuzeyinde yükselecek-aynen İskoçların yaptığı gibi- ayrılıkçı seslerin bunu ete kemiğe büründürmesine de bir ket vurulacaktır diye düşünebiliriz. Yani ayrılma muhtemelen yasaklanacaktır.

Tabii farazi konuşuyorum, sadece varsayımsal gidiyorum ama en kritik noktayı sona bıraktım.

Efendim, bu İskoç modeli işi var ya, işte buna değişik bir yöntemle varacakmışız.

Referandum yapmadan!

Buna da “hadi canım sen de” dediğinizi duyabiliyorum ama daha önce kurduğumuz ortak devlet (1960) referandumsuz kurulmuştu, hatırlatırım.

Yani, belli ki, uluslararası güçler, eğer bu işi cidden düşünüyorsa, çözümün kaderini Kıbrıslılara bırakmak niyetinde değildirler.

Çünkü Doğu Akdeniz bölgesindeki denklem bizim kara kaşımız ve de gözümüz için değiştirilecek ya da yeniden kurulacak değildir. Hele de Orta Doğu’da sınırlar değişirken!

Dolayısıyla, yazdıklarımın mantık çerçevesinde tutarlılığı olduğunu düşünüyorum.

Ezcümle, dediğim gibi konu nedense daha çok sağ cenah içinde konuşuluyor, speküle ediliyor ama eğer gerçeklik payı varsa yakında kokusu çıkar.

İlla ki adanın birtakım gerçeklerine de uyarlanır, kesilir, biçilir, tekrar dikilir, bir yere oturtulur.

Unutmayın, Kıbrıs sorunu uluslararası bir sorundur ve asla tek başına Kıbrıslıların çözebileceği bir sorun değildir…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Alexy Flemmings16/03/24 14:10
YAMA olsun da nasıl olursa olsun zihniyeti! Bir iflah olmadınız gitti! DÜNYADA BİRLEŞME YOK! DÜNYADA YALNIZCA AYRIŞMA VAR! Dünya’da Federasyonlar, Konfederasyonlar, Merkezi Yapılı Ülkeler Bitiyor: 1990'dan bu yana Federasyonların, Konfederasyonların, Merkezi Yapılı Ülkelerin (aynı ırklı, aynı dinli, aynı dilli Sırbistan-Karadağ bile!) ayrışmasıyla dünya kadar ülke bağımsız olup HİÇ BİR TAVİZ VERMEDEN tanındı, NEREDEYSE TAMAMI Birleşmiş Milletler üyesi oldu, 6sı bugün yarın olacak. Birleşen 1 tane yok!: SOVYETLER BİRLİĞİ (FEDERASYON): 1 Ermenistan 2 Azerbaycan 3 Belarus 4 Estonya 5 Gürcistan 6 Kazakistan 7 Kırgızistan 8 Letonya 9 Litvanya 10 Moldova 11 Rusya 12 Tacikistan 13 Türkmenistan 14 Ukrayna 15 Özbekistan. YUGOSLAVYA (FEDERASYON) = 1 Bosna Hersek 2 Hırvatistan 3 Makedonya 4 Sırbistan-Karadağ 5 Slovenya. AYNI IRKLI, AYNI DİNLİ, AYNI DİLLİ Sırbistan-Karadağ DA AYRILDI!: YENİ PARÇA (Sırbistan-Karadağ) DA PARAMPARÇA OLDU: SIRBİSTAN-KARADAĞ (FEDERASYON)= Sırbistan + KARADAĞ. PARAMPARÇANIN (Yugoslavya) PARAMPARÇASININ (Sırbistan-Karadağ) PARÇASI (Sırbistan) DA PARÇALANDI: Sırbistan = Sırbistan + KOSOVA. Kosovo: 111 ülke tanıyor. BM üyesi olmadığı halde, Uluslararası Olimpiyat Komitesi'ne üye oldu; 2016 Rio Olimpiyatlarında mücadele etti; FİFA ve FİBA'ya üye oldu; tüm dünyayla futbol ve basketbol oynuyor. Marşal Adaları, Mikronezya Karolin Adaları, Palau (ABD’den (FEDERASYON) ayrıldılar!) ÇEKOSLOVAKYA (FEDERASYON) = Çek Cumhuriyeti + Slovakya. Güney Afrika = Güney Afrika + NAMİBYA. Etiyopya = Etiyopya + ERİTRE. Endonezya = Endonezya + TİMOR-LESTE. Gürcistan = Gürcistan + ABAZYA + GÜNEY OSETYA. Sudan = Sudan + GÜNEY SUDAN. Federasyonların, Konfederasyonların, Devletlerin AYRIŞMASI HİÇ BİTMEYECEK! Trinistra, Filistin, Batı Sahara, Grönland, Quebec, Wallonia, Flanders, Katalonya, Bask, Padova, Kuzey İrlanda, İskoçya, Somaliland, Putland,... Kıbrıs Türk'ü tek yürek olarak, KKTC'nin, SINIRLI TANINMA konumundan TAM TANINMA konumuna daha hızlı ilerliyor. İçimizdeki RUM TOHUMLARI ve ÖDENEKLİLER olmasa, KKTC, şimdi, çoktaaaaan, TAM TANINMIŞ veya bir kaç istisnayla TAM TANINMIŞ olurdu.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları