Adanın her iki tarafında patlayan skandallar neyin habercisi?

Yayın Tarihi: 18/03/24 08:45
okuma süresi: 8 dak.

Adanın hem kuzeyi hem de güneyi son günlerde patlayan skandallarla sarılıyor. Bizde patlayan ve sağ siyasetten simaların karıştığı sahte diploma skandalının sarsıntıları sürerken, güney de manastır skandalıyla büyük şok yaşıyor.

Kuzeydeki skandalı biliyorsunuz diye ben size bu makalede güneyde dönen filmleri anlatacağım. Bir de siyasi kulislerde konuşulan ‘komplo’ teorisini.

Trodos dağının kuzey yamaçlarındaki Fterikoudi köyündeki Osiou Avakum manastırında patlak veren skandalın içinde her türlü muhteviyat var: Seks, adam kaçırma, kara para iddiası, darp, gizli servis ve tabii ki sağ siyasetten simalar.

Rum basının son 20 yılın en büyük skandalı olarak nitelediği olay aslında 2 ay önce araştırılmaya başlanmış. Buna göre manastırda bir takım garip hesap hareketleri, cinsel içerikli olaylar ve dayak yaşanmış. İddiaların odağında ise Nektarios ve Profrurio isimli baş keşişler varmış.

Bu durumlardan haberdar olan ve manastırın bağlı olduğu Tammassos bölgesinin Metropolit İsias, manastıra gizli kameralar yerleştirtip, kayıtlar yapmaya başlamış.

Ancak Metropolit İsias bununla da yetinmemiş, 5 Mart günü manastırı kapatarak arama yaptırmış. Daha doğrusu baskın.

İşte işlerin karıştığı nokta da tam olarak bu olay olmuş.

Olay önce basına, manastırda iddialar üzerine arama yapıldığı ve iki keşişin muhafazasında bağışlardan toplanan 800 bin Euro para, bir takım değerli belgeler ve manastıra gelip günah çıkaran kadınlarla yapılan seks içerikli videoların bulunduğu başlıklarıyla sızdı. Yine iki keşişsin birbirleriyle de seks yaptığını gösteren videolar da bulunduğu yazıldı. Keşişlerin adına Lefkoşa ve Atina’da alınan evlerin tapularının da bulunduğu söylendi. Keşişlerin bu paraları internet üzerinde “güya” mucize yarattıkları videolar sayesinde topladıkları da gelen bilgiler arasındaydı.

Gazeteci Hasan Hastürer’in yazdığı detaylara göre manastırda yaşananlar daha da acayipmiş: “Tamassos Piskoposluğuna bağlı Osiou Avakum Manastırı, son yıllarda en popüler manastırlarından biri olmuş. Çocuğu olmayanlar manastırda yapılan kutsal tatlıdan yiyerek çocuk sahibi olacağına inandırılmış. Yaşlılara büyük meblağlar bağışlama yönünde teşvikler, sahte tedaviler, bir mekanizmayla yapılan “kutsal su ağlayan” ikonlar ve hatta soruşturma altındaki iki keşişten biri olan başrahip tarafından gerçekleştirilen şeytan çıkarma ayinleri… Manastırda gözünden yaş gelen Meryem Ana ikonu çok ünlü. Meğer keşişiler, ikonun arkasına kurdukları, bir sistemle, Meryem Ana ikonunu ağlatmayı başarmışlar.”

2024 yılında bir AB ülkesinde bu delice hurafelere inanların sayısının bu kadar fazla olması gerçekten inanılmaz duyuluyor ama bunlar yaşanıyor!

Kulağa dolandırıcılık vakası gibi duyulan skandalın iç yüzüyse keşişlerin olayın nasıl yaşandığını anlatmasıyla anlaşıldı.  

Hem de bizzat Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’e haber uçurarak!

Keşişlerin iddiasına göre aralarında sivil giyimli gizli servis polislerinin ve ELAM Başkanı Hristos Hristu da dahil bir takım maskeli ELAM’lıların bulunduğu 30 kişilik ekip manastırı basmış. İki keşişi önce bağlayıp, ardından da kaçırmış. Sonra silah zoruyla bir takım senetler ve özür belgeleri imzalatmış. 800 bin Euro’da alınmış.

Olayın bir kumpas olduğunu anlatan iki keşiş direkt olarak Metropolit İsias’ı suçlayarak, kaçırılmalarını ve tehdit edilmelerini onun istediğini iddia ettiler.

Bu bilgi basına sızınca bu defa da Rum siyasi partileri ayağa kalkarak, ELAM liderinin derhal ifade vermesini, polisin olayı derinlemesine araştırmasını istedi. Özellikle AKEL, DİKO ve DİSİ, ELAM liderine “dokunulmazlığa sığınmasın” çağrısı yaptılar.

Ancak olay bununla da bitmedi.

14 Mart günü yine manastırda çekildiği iddia edilen bir video ortaya çıktı. Videoda manastırdaki bir keşişin hizmetçi olarak orada çalışan bir kadını kendi kemeriyle dövdüğü görülüyordu. İddialara göre keşiş, günah işleyen kadını bunlardan arınması için dövüyormuş! Videodaki konuşmalar da buna işaret edince görüntüler güney basınında bomba gibi patladı.

Arada 8 Mart günü konuyla ilgili toplanan Sen Sinod Meclisi, işi kendi arasında çözmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Polis ise o ana kadar durumu ‘kilisenin iç meselesi’ diyerek oyalamaya çalışıyordu.

Keşişlerin kaçırılma iddiaları ortaya atılınca, polis üzerindeki kamuoyu baskısı arttı. Hükümet ise konuya el atmakta aciz kalmakla suçlandı. En sonunda Rum Polis Basın Sözcüsü Hristos Andreu, Başsavcılığın harekete geçmek için Sen Sinod Meclisi’nin konuyla ilgili kararını beklediğini ifade etti. Rum Sözcü Yardımcısı Yannis Andoniu ise Kilise’nin işlerine ancak “zaruri durumlarda” müdahale ettiklerini söyledi.

Bahse konu karar tarihi tarih 8 Mart’tı, yani sonuçsuz toplantının üzerinden neredeyse 1 hafta geçmişti.

Polis sözcüsünün ve yardımcısının ifadeleri basına yansıyınca siyasi partiler bir kez daha ayağa kalktı.

AKEL “Kilise, kanunlardan yukarıda değildir. Derhal soruşturma açılsın” derken, diğer partiler de buna destek veren ifadelerde bulundular.

Polis, kanunla kilise arasında kalmıştı. Sonuçta Başsavcı harekete geçerek olayın soruşturulması için iki müfettişi göreve atadı.

İki keşiş ise basına konuşarak, İsias’ı suçlamaya ve bütün yaşananlardan onu sorumlu tutmaya devam ettiler.  

Dün basına konuşan Tammassos Metropoliti İsias, keşişlerin iddialarını reddederken, kilisenin gerçeği ortaya çıkarmak için her türlü açıklığı göstereceğini söyledi.

Yine basına açıklamalarda bulunan Başpiskopos Georgios ise kamuoyuna seslenerek olayla ilgili haberlerin sızdırılmaması gerektiğini söyledi. Georgios, “Bizim aramızdan da başka yerlerden de basına bilgi sızıyor. Bu da adil bir soruşturma yapılmasına zarar veriyor. Lütfen herkes sorumluluk alsın, dünyaya karşı suçlu olduğumuz yargısı yayılmasın” diyor. Georgios, Sen Sinod Meclisinin de bu konuyu enine boyuna ve hatta tüm manastırları kapsayacak şekilde araştıracağını da sözlerine ekliyor.

Fakat ne olursa olsun, güney şu günlerde kilise-devlet-aşırı sağ ilişkilerini ve yolsuzlukları konuşuyor. Gündemin ilk maddesi bu ve her geçen gün skandala yeni hususlar ekleniyor.

Tabii siyasi kulisler de konuyla ilgili hemen kendi komplolarını da yazmaya başlamış durumda. İddia o ki, hem kuzeyde hem de güneyde peşi sıra patlayan skandallar, adanın çözüm karşıtı çevrelerini olası bir anlaşmaya zorlamak için olmuş.

Güneyin en büyük çözüm karşıtlarının bu işin içinde olduğunu görünce insanın inanası geliyor. Malum, kuzeyde de skandallarla anılanların çözüm için ölmediği ortada.

Peki adanın her iki tarafında patlayan bu skandallar neyin habercisi dersiniz?

Bilemiyorum ama yakında anlarız…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları