Bu düzen bitmeden çürüme de bitmez…

Yayın Tarihi: 20/03/24 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Sahte diploma skandalı polise de sıçramış durumda. Dün mahkemeye çıkarılan Mağusa Polis Müdürü’nün tutuklanmasının ardından, poliste büyük operasyonlar olacağının bilgisi veriliyor ancak bu konuda herhangi bir resmi açıklama görmüş değiliz.

Belli ki polis bu konularda hem tahkikatın selameti hem de adı geçenlerin üst düzey bir subaylar olması nedeniyle sanırım iki arada bir derede kalmış durumdadır.

Ama bu durumun böyle gitmesi mümkün değildir.

Zira Kıbrıs adası zaten dedikodusuyla meşhur bir yer, bir de işin içine teyitsiz haberler girdiğinde, işler daha da karman çorman bir hale gelmektedir.

Polis basın subaylığının bu konularda kamuoyunu bilgilendirici açıklamalar yapması gereklilikten öte elzem bir meseledir.

Bu arada basınımızın yargı süreçleriyle ilgili cahilliği de işin üzerine tuz biber ekmektedir.

Mesela bir kişinin ifadeye çağırılması “tutuklandı” olarak haber veriliyor. Halbuki bir kişinin ifadeye çağrılması onun tutuklandığı anlamına gelmiyor. Tutuklanma ancak mahkeme üzerinden alınan bir karardır. Fakat memleketimizde sokakta yürüseniz kendine gazeteci diyen bin kişiye rastlayacağınız için, her kafadan bir ses çıkmaya devam etmektedir.

Sağ olsun, halk da kim gazeteci, kim zurnacı, kim davulcu, ayrım yapmadan çıkan haberlere ehemmiyet göstermektedir.

Hal böyle olunca da ortaya bir sürü yalan yanlış bilgi çıkmakta, kamuoyu algısı bunların üzerinden şekillenmektedir.

Bunun sonucunda teşkilatın yara alacağı, itibar kaybına uğrayacağı muhakkaktır.

Öte yandan polisin üst düzey isimlerinin bu gibi skandallara karışması yine teşkilata olan güveni zedelerken, bir yandan da ülkede bir güvenlik sorunu olduğu görüntüsü vermektedir. Bunlar vahim gelişmelerdir.

Bu son skandal konusunda sessiz kalan bir başka resmi makam da hükümettir. Özellikle de Başbakanın tavırları şüphe çekmektedir.

Mesela Başbakan, geçen hafta basına yansımasa da KKTC Başsavcılığına ani bir ziyarette bulunmuştur.

Dedikodu mekanizmaları hemen çalışmış ve Başbakanın sahte diploma meselesi yüzünden başı dertte olan bir yakını için bu ziyareti yaptığı iddia edilmiştir.

Bu ziyaretin üzerindeki sır perdesi kalkmadan, Başbakan dün bir kez daha başsavcıyı ziyaret etmiştir.

Mahkeme avlusunda kendisini arabadan inerken görüntülemeye çalışan basın mensuplarına da “Ne çekersiniz ama?” diye fırça atmıştır.

Sonra haber basına yansıyınca da göstermelik olduğu belli olan bir açıklamayla “rutin ziyaret, ülke gündemindeki konular görüşülmüştür” denmiştir.

İyi de rutin bir ziyaretse neden Başbakan basına tepki göstermiştir?

Bunun gibi birçok sorunun muhatabı Başbakan ve hükümetidir. Ancak henüz yuvarlak laflar dışında kamuoyunu tatmin eden bir açıklama görmüş değiliz.

Bilakis, dün meclis kürsüsünden muhalefete laf yetiştirmeye çalışan Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, “eğitim sistemimiz dimdik ayaktadır” demiştir.

Yüksek Öğrenimin paramparça olduğu şu son 1 ayı geçtim, ilk ve orta dereceli okullarımızda öğrencilerimiz konteynerlerde eğitim görürken, müfredatımız gerici unsurlara teslim edilirken, çocuklarımız tam gün eğitim adı altında açlığa teslim olurken, Eğitim Bakanının neyi ‘dimdik’ gördüğünü bilmek gerçekten mümkün değildir.

Bence ortada dalga geçmenin çeşit bin türlü yeni şekilleri vardır. Bu açıklamaları böyle değerlendiriyorum.  

Bu dalga geçme hali, kokuşmuş düzenin normalleşen skandallarının üzerini örtmek, gündem saptırmak ve kifayetsiz bir özgüvenle ilgili olsa gerek. Başka ne olabilir?

Tüm bu rezillikler, skandallar yaşanırken, bırakın istifa etmeyi, bu işlere karışanların görevden el çektirilmesi bile yine kamuoyu baskısıyla gerçekleşmektedir.

Böyle saçmalık olur mu?

Olur.

KKTC denilen enkazda her türlü alengirli iş olur, yapanın da yanına kalır.

Dahası, bu işlere karışanlar en son mağdur edebiyatına başlayıp, bir de üzerine çıkma noktasına varırlar ki bu ülkenin gerçekten yaşanmaz hale gelmesinin bir başka göstergesi de budur.

Vallahi ne diyeyim, uluslararası hukuktan kopuk bir düzenin geleceği yer çürümedir. Bunu hep söyledik.

Şimdi herkesin ağzında bu çürüme lafı var.

Önemli olan neydi bilir misiniz?

Bu çürümeyi görüp de sessiz kalmak yerine zamanında ses çıkarmak.

Zira bu düzen kurulduğu günden beri çürümeye başlamıştı, zaten buna mahkumdu.

Kuşku yok ki bu düzenden kurtulmadan, çürümenin duracağı ya da biteceği yoktur…

Bunu artık çok daha iyi biliyoruz…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları