Kılavuzu karga olanın!

Yayın Tarihi: 12/02/13 07:00
okuma süresi: 8 dak.
A- A A+
Kurultay günü yaklaştıkça Başbakan Küçük ile Kaşif arasındaki söz düellosu da artıyor. Bir kere son derece yanlış bir durum. Medya yoluyla birbirine ataşma yapmak son derece yanlış. Tabii ki her iki aday da düşüncelerini ve vizyonunu ortaya koyacak. Ahmet Kaşif dün akşam saaatlerib-nde bir basın açıklaması yaptı. Haliyle inceleme fırsatı buldum. Şimdi açıklamayı yazanın Kaşif olmadığını bildiğim için biraz daha rahat bazı sorular sorma ihtiyacı hissediyorum.

Sn Kaşif ekibim ve bildirgem ortadadır dedi. Ben ne ekip gördüm ne bildirge. Delegelrle bunu paylaştığını söyledi. Delegeyle bir şey paylaşsaydı bunu mutlaka kamuoyu öğrenirdi. Bu nedenle Sn Kaşif'in herhangi bir bildirgesi yok. Ekibe gelince; hangi ekip? Kendisiyle birlikte olan toplamda 8 vekille mi UBP'nin itibarını kurtaracak. Bu sekiz kişiyi küçümsediğimden değil ama bu sekiz kişi bir ekip değil. Dahası o sekiz kişinin en az dördü bakanlıktan alındığı ve bakanlık almadığı için Sn Kaşif'in yanında. Ya da bazı küçük istekleri yerine gelmediği için. Şimdi durup bunları mı yazalım? Bize yakışmaz.

Hepimiz biliyoruz ki Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu canı gönülden Sn Kaşif'i destekliyor. Bir zamanlar da Kaşif'i görevden alması için Başbakan Küçük'e baskı yapmıştı. İrsen bey inatla Derviş beyi dinlememişti. Bunun tek nedeni ne olabilir sizce?

Eğer İrsen bey bazı konularda Cumhurbaşkanı Eroğlu'na gerekli teminatları verseydi şu an tek adaydı. Bunu hepimiz bal gibi de biliyoruz.

Dahası Ahmet beyin aday olma konusunda istekli olmadığını ve ciddi baskı altında bu kararı verdiğini sonrasında da geri dönemediğini bilmeyen mi var. Adaylığını açıklaması bile tuhaf olmuştur. "adayım yok değilim".

Ahmet Kaşif bekleseydi zaten bir sonraki kurultay Genel başkandı ama Derviş beyin Cumhurbaşkanlığına devam hesaplarını en iyi sağlayabilecek kişinin Kaşif olması düşüncesinden Kaşif'e adaylık açıklattırıldı diye az mı dedikodu dinledik.

"Politikada koltuk hırsı, Bakanlık, Başbakanlık hatta Cumhurbaşkanlığı aşkıyla yanıp tutuşan kişinin, bunlar için yapamayacağı şey, başvuramayacağı yol olmadığını herkesin bildiği şahsiyetin İrsen Küçük olduğu açıktır" cümlesinden bu açıklamanın Kaşif'in açıklaması olmadığını anlayabiliyoruz. Şimdi bu cümleyle anlıyor musunuz yukarıda anlattıklarımın ne anlama geldiğini?

Beyler mesele Sn Kaşif'in dediği gibi koltuk sevdası meselesidir ama ne kendisinin ne de İrsen beyin koltuk sevdasıdır bu?

Kaşif aday olduğu ilk günden beri en çok üzülen biri varsa o da benim. Siyasette yakın zamanda ki olması muhtemel Başbakanlığı ve ilerideki Cumhurbaşkanlığını elinin tersiyle itti. Neden? Birinin mevcudiyeti hayat bulsun diye.

Yanlış yaptı ve değmezdi. Çok önemli bir üst düzey makam sahibi kendisine bir gün aday olacak mısınız diye sorduğunda "hayır adaylık benim gündemimde yok, bu konuşulanlar dedikodu" diye cevap vermedi mi? Şimdi o makam Kaşif'e bunun kızgınlığını yaşıyor.

Diyelim ki Kaşif bu kurultayı kazandı ki kazanmayacak ama kazandı diyelim bu görevi nasıl yürütecek? Yeni ekonomik programdan bahsediyor Ankarayla imzalanan program ne olacak?

Delegelere "bunlar kurultay rüşveti" diyor; bu delegelere nasıl başkanlık edecek. En önemlisi de iki sene sonra kurultay kapıya geldiğinde bugün onu destekleyenle yarışmak zorunda kalacak.

Ben bunu hesap edebiliyorum da Ahmet bey hesap etmiyor mu?

Sn Kaşif'le hiçbir husumetim yoktur, olamazda; kensini hem sever hem değer veririm. Saygımda bakidir ama kılavuzu kargalar ona üzülüyorum.

***************

"SAHİP ÇIKAMADIĞIMIZ TOPLUMA" SAHİP ÇIKAN SUAT HOCA

YDÜ Kurucu rektöre Suat Günsel ile ya da daha iyi bir giriş yapalım Suat hocamla dün sabah buluşup bir kahve içtik. Şimdi uzun uzun makam adı mı yazayım. İnsan ailesinden biri gibi gördüğüne bey baylar diye mi hitap eder. O bizim Suat hocamız işte. Toplum olarak sahip çıkmadığımız ama bize sahip çıkan aile dostumuz.

Merdivenleri çıkarken merdiven başında buluyorum kendisini "amma çok iltifat edenin var ha" diyor gülümseyerek. Karşımda insanların kalbine sevgiyle hükmeden kirli sakal bırakmış bir adam. Yüzünde kocaman bir tebessüm "içermiyiz bir kahve" diye soruyor odaya girmeden; hayır demek ne mümkün.

Çok şey konuşma fırsatı bulduk. En çok da YDÜ hastanesini konuştuk. Bazı şeyler yerine otursa da hastane konusunda Suat hocamı bir hayli üzmeyi başarmışlar. Dinledikçe içim burkuldu kelimesini bir yana bırakın üzüldüm. Bazı bakanlara da çok canım sıkıldı. Şu kurultay geçsin o bakanlar hediyelik birkaç yazım var. Kurultay geçsin diyorum çünkü bana kızıp başka iş yapmasınlar diye.

YDÜ Tıp fakültesi 400'ü aşkın doktor yetiştirmek üzere ve bu doktorlar dünyanın pek çok ülkesinden geliyor. Dünyanın birçok ülkesine doktor yetiştiren bir Üniversite, biz kapansın diye uğraşıyoruz, batsın diye uğraşıyoruz. Suat Günsel hayır etmesin de ne isterse olsun diye uğraşıyoruz. Sanki hayır etmeyecek Suat hoca! Topluma, ülkenin imajına darbe vurdu bazı siyasiler haberleri yok. Ya da kapasiteleri yok bunu anlasınlar.

Bir çok kanser hastasını tedavi etmeyi bırakın daha kanser olmadan birçok hayat kurtaran bir hastane Yakın Doğu hastanesi. Rum tarafından daha üst bir donanıma sahip ve ayağımızın dibinde. Hükümetin ciddi anlamda hasta yönlendirmesi gereken bir kurum.

Lefkoşa aciline gittiğinizde acildeki doktor Cerrahsa yırttınız ama ya göz doktoruysa "rabbim selamet versin". Ama YDÜ hastanesinde 8 dalda profesör hazır bekliyor. Ama gelin görün ki kötüdür bu YDÜ diyorlar. Gaflete düşenler böyle diyor.

Kimse kusura bakmasın ama isim vermeden ancak bu kadar kibar bir yazı yazabilirdim. Tabii konu Suat hocanın Cumhurbaşkanı Eroğlu'na gönderdiği mektuba geliyor. Hala aynı noktada mısınız diyorum "evet" diyor kendine has mağrur gülümsemesiyle.

Bildiğim kadarıyla İrsen beyle araları hayli iyi şu sıralar. Tabii bu benim bildiğim kadarı. Uzun sohbetin ardından merdivene kadar uğurluyor beni; Kıbrıslı olmanın adetidir merdiven ayağında da konuşmamız devam ediyor.

O konuşurken yüzüne bakıyorum, karşımda bu ülkede kökleşmek isteyen, tüm saldırılara rağmen keyifli bir edayla direnen çılgın ama akıllı bir Kıbrıslı Türk olduğunun memnuniyetini yaşıyorum.

YDÜ rektörlük binasından ayrılırken içimde Suat hocanın odasındaki şu maket arabalardan niye bir tanesini yürütmediğime dair bir pişmanlık hissi uyanıyor. Klasik arabalar çok merağım var ne yapayım.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Gökhan ALTINER yazıları