İsrail için parti bittiyse, hepimiz için bitti demektir...

Yayın Tarihi: 28/05/20 12:55
okuma süresi: 9 dak.

İsrail'in en eski ve etkili gazetelerinden Haaertz, İsrail'in Doğu Akdeniz'de hayal ettiği 'gaz partisinin' başlamadan bitmiş olabileceğini yazdı.

David Rosenberg imzası ile İbranice 'vatan' anlamına gelen gazetede yer alan makaleye göre, yeni 'Basra Körfezi' olma yolunda hızla ilerleyen Doğu Akdeniz'in bu umutlarının daha Korona salgını baş göstermeden, doğal gaz fiyatlarında yaşanan çöküş ve ardından salgın ile birlikte hayal kırıklığına girdiği kaydediliyor.

Makalede, Türkiye'nin katılmayı reddettiği, İsrail, Mısır, Filistin, Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve Ürdün ile birlikte ender görülen bir birliktelikle kurulan 'Doğu Akdeniz Gaz Formunun' yanı sıra, East-Med boru hattı planları gibi dev projelerle büyük bir hareketlilik olan bölgede şu an için geriye kalan tek aktivitenin Türkiye'nin ısrarla sürdürdüğü 'ekonomik akıldan uzak' çalışmaları olduğu vurgulanıyor.

Bu çöküşün sanılanın aksine, Koronavirüs salgınının ortaya çıkardığı olumsuzluklar ve Exxon, Eni ve Total gibi dev şirketlerin bölgedeki faaliyetlerini en az bir yıl ertelemesi ile değil, Ocak ayında 2005 yılından beri en düşük seviyeye gerileyen doğal gaz fiyatının (3.5 avro/megawatt-saat) etkili olduğunun yazıldığı makalede, bu fiyatın aynen geçen ay Amerika'da sıfırın altına düşen petrol fiyatları gibi önümüzdeki günlerde sıfırın altına düşebileceğinin ön görüldüğü belirtiliyor.

Öte yandan Rosenberg'in makalesinde sıraladığı sorunlar sadece gaz fiyatı ve Koronavirüs salgını da değil. Buna göre, sadece bölgenin değil dünyanın da en büyük doğal gaz üreticisi olan Katar'ın, üretimin durdurulması kolay olmadığı için çıkarmaya devam ettiği ama satamadığından bir yerlere rezerv etmek zorunda olduğu gazı Temmuz ayı başından itibaren koyacak yeri kalmadığı kritik bir şekilde vurgulanıyor.

Yıl başından itibaren çıkardığı gazı Mısır'a aktarmaya başlayan İsrail'in de benzer sorunla baş başa kaldığının altının çizildiği makalede, bunun Mart ayından itibaren gaz ihracını durdurmak zorunda kalan Mısır'la birlikte büyük sıkıntılara girdiği kaydediliyor. Orada da aynen Katar'daki gibi gazı koyacak yer sıkıntısı yaşanmaktadır.

Mısır'ın zaten kendi gazını çıkardığı, bunun yanında İsrail'in Mısır'ın tesislerinde işlediği gazı tankerlerle Avrupa göndermesinin fiyatın çok düşmesi ile birlikte sürdürülebilir olmaktan çıktığının vurgulandığı makalede, Avrupa ülkelerinin de talebi düşürmesinin sorunu daha da büyüttüğü kaydediliyor.

İsrail'in bir başka sorununun ise Ürdün'e sattığı gaz meselesinde ortaya çıktığı, Ürdün'ün dünyada düşen gaz fiyatlarının ardından İsrail'in gazını pahalı bulup bundan vazgeçtiği de makalede dikkat çeken bir başka husus.

İşin daha da önemli ve vahim tarafının ise dünyada fosil yakıta karşı oluşan olumsuz algının olduğunun yazıldığı makalede, özellikle Avrupa'nın fosil yakıt kullanımını bırakma konusunda adımlar attığını, bunun da petrole nazaran daha temiz bir yakıt olan doğal gaz kullanımının yerine sürdürülebilir enerji kaynakları olan güneş, rüzgar gibi enerjilere yönelmeye başlamasının sektör üzerinde ölümcül etkileri olabileceği vurgulandı.

İsrail'in diğer gazetelerine göre daha az satan ama elit kesimine hitap eden, New York Times gibi bir gazete ile hafta sonları İngilizce basılıp dağıtılan bir gazete olan Haaertz'te çıkan haberlerin İsrail hükümeti üzerindeki etkisi bilindiğinden, bu makale ile birlikte bölgedeki krizin ciddi olduğunu söylemek mümkündür.

Eğer gazete haklıysa ve ironik bir dille konulan başlığı, yani 'İsrail'in gaz partisi başlamadan bittiyse' diyebiliriz ki tüm bölge ülkeleri için parti bitmiştir.

Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili yazdığım makalede 'Gazı kaçmış bir Kıbrıs sorunu' şeklinde bir başlık kullanmış ve Kıbrıs sorununun çözümünün en büyük motivasyonunun bölgedeki gaz rezervleri ile birlikte ulaşılması muhtemel bir uzlaşı olduğunu yazmıştım. Gazı kaçtı demekten kastım, bölgedeki şirketlerin Korona sebebiyle birlikte çalışmalarına ara vermesi olduğunu vurgulamıştım.

Bazıları kızabilir ama Kıbrıs sorunu öyle kendi kendine, iki tarafın kara kaşı ya da gözü için çözülebilecek bir problem olmadığı tecrübe ile sabittir. Hatta daha da ileri gidecek olursak, ortada bir motivasyon olsa bile çözülmesi zor bir problem olduğu aşikardır.

2010'lu yıllardan beridir Kıbrıs sorunu eğer çözülme yoluna gidecekse bunun bölgedeki gazın paylaşılması paradigması üzerinden olacağını, ortada başka cezbedici bir yol olmadığı da aşikardır.

Dahası, bölgede kaybolmaya yüz tutmuş bu hayaller bir sürü şirketle lisans anlaşması yapan, buralardan yüklü miktarlarda gelir elde eden ve zaten Koronavirüs salgını (GDP'nin yüzde 15'ini oluşturan turizmin belirsizliği) sebebiyle krize gebe olan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin durumunu daha da kötüleştirmesi kuvvetle muhtemel görünmektedir.

Makalede sert eleştirilere maruz kalan, 'maksimalist istekleri' olduğu vurgulanan Türkiye'nin de bölgeden gelecek olan gaz gelirlerine ve aldığı 3 sondaj gemisi ile birlikte girdiği masrafa bakılırsa bunun en azından kısa vadede dönüşünün olmasının zor görüldüğünü de hesaba katacak olursak, işler onlar için de pek memnun edici değildir.

Gaz konusunda 'komşuda pişsin, bize de düşsün' şeklinde çaresiz bir şekilde bekleyen, Kıbrıs sorunu çözülmediği için pek de esamemizin okunmayan biz Kıbrıslı Türkler için de durum pek parlak değildir.

Dolayısıyla Doğu Akdeniz'de kartların yeniden dağıtılması gündemde demek mümkündür.

Son günlerde çeşiti siyasi kulislerde dillendirilen İsrail-Türkiye yakınlaşması, 10 yılın ardından ilk kez bir İsrail kargo şirketinin İstanbul seferlerine başlaması dikkat çekici bir gelişmedir. Bu olur mu bilemeyiz ancak aynı türden bir başka söylenti, Mısır ile Türkiye arasında olabileceği söylenen yakınlaşmadır.

Tabii bu türden tehlikeli yakınlaşmaların ne gibi sonuçları olabileceğini, işin nasıl cereyan edeceğini şimdiden kestirmek güçtür.

Sonucunda, Kıbrıs sorununun son 10 yılına damga vuran doğal gaz meselesinin geleceği, gerek fosil yakıtlara karşı dünyada başlayan burun kıvırma, gerek fiyat krizi gerekse de ne zaman biteceği belli olmayan Korona salgını sebebiyle pek parlak değildir.

Bu da Kıbrıs sorununun çözülme ihtimallerini azaltmaktadır.

Maalesef.

  

 

 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları