Olmadı Sayın Başkan...

Yayın Tarihi: 14/07/20 16:49
okuma süresi: 7 dak.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, mecliste ivedilik alınıp, yıldırım hızıyla geçirilen sakıncalı Bilişim Suçları Yasasına uzun bir gerekçe ile birlikte bugün onay vermiş, imzalamış.

Yasa ile ilgili duruşumda ve endişelerimde bir değişiklik olmadığından, Cumhurbaşkanının bu imzasını hayal kırıklığı ile karşıladığımı belirtmek isterim.

Öte yandan Cumhurbaşkanı söz konusu imzasını görülmemiş uzunlukta bir gerekçe ile kendince açıklamış, kamuoyunu rahatlatmaya çalışmıştır. Ben rahatlamadım ama.

Bir kere bu yasanın bir 'torba şeklinde' ele alınıp, çocuk pornosu ile ifade özgürlüğünü aynı yasa tahtında tanımlanması belli ki Cumhurbaşkanı ve hukukçularını da rahatsız etmemiş olsa gerek, gerekçelerden birisi "Siber suçlarda, ulusal ve küresel ölçekte mücadeleyi gerektirecek düzeyde artış yaşanmaktadır. İnternet dolandırıcılığı, siber gasp, veri hırsızlığı, yasa dışı kumar ve çocuk pornografisi bütün dünya için ciddi tehdit durumundadır" şeklinde anlatılmıştır.

Sanki de bu yasaya karşı çıkanların aklı yokmuş, bu yukarıda yazanları suç görmüyormuş gibi bir gösterip olmadık hakaret yapanlara paralel bu ifadeler bence olayın felsefesini anlaşılmaması açısından talihsizdir.

Öte yandan yine gerekçeler arasında "Ülkemizde bilişim suçlarıyla mücadele konusunda hukuki boşluk olduğu yıllardır bilinen ve şikayet edilen bir durumdur" şeklinde verilen kısma bakarsak, sırf yasal boşluk var diye yollanan her yasaya imza atmak mubah mıdır şeklinde soru sormak da olasıdır ki ben soruyorum.

Belli ki Cumhurbaşkanı da sormuş ancak anladığımız kadarıyla, hukukçularının çoğunluğu bu yasayı destekler nitelikte görüş vermiştir. Gerçi Cumhurbaşkanı basın örgütlerine soru sorup görüş alma ihtiyacı duymamış ama olsun, ne de olsa hukukçularımız her şeyi tastamam bilirler diye düşünmek zorundayız.

Bu bağlamda söz konusu durumla ilgili "Cumhurbaşkanlığına ulaşan hukuki görüşlerin çoğunluğu Bilişim Suçları Yasasını hukuki boşluğu doldurmaya yönelik bir adım olarak nitelendirmiş ve bu bakımdan desteklenmesinin daha doğru olacağını ifade etmişlerdir. Yasanın uygulanmasında karşılaşılabilecek sorun ve aksaklıkların dinamik bir şekilde yeniden düzenlenmesinin gerekebileceğine işaret edenler de vardır. Cumhurbaşkanlığı olarak uygulamada ortaya çıkması muhtemel bazı sorunların hassasiyetle takip edilerek yeni düzenlemelere gidilebileceğini de değerlendirmekteyiz" ifadeleri kullanılmıştır.

"Kervan yolda düzülür" anlayışı ile hareket eden bu mantığa göre, ifade özgürlüğünün tehdit altına aldığı ilgili yasanın 20.maddesi çalıştırıldığında (Biliyoruz, Anayasanın 11.maddesini de biliyoruz, merak etmesinler) aynı hassasiyeti bekleyeceğiz ancak anayasal olarak pek bir yetkisi olmayan Cumhurbaşkanının bu konuda açıklama yapmak dışında nasıl bir yasal girişim içine gireceği muallak bir durumdur.

Cumhurbaşkanlığı gerekçeli açıklamasında "Cumhurbaşkanlığına ulaşan hukuki görüşlerin çoğunluğu Bilişim Suçları Yasasını hukuki boşluğu doldurmaya yönelik bir adım olarak nitelendirmiş ve bu bakımdan desteklenmesinin daha doğru olacağını ifade etmişlerdir. Yasanın uygulanmasında karşılaşılabilecek sorun ve aksaklıkların dinamik bir şekilde yeniden düzenlenmesinin gerekebileceğine işaret edenler de vardır. Cumhurbaşkanlığı olarak uygulamada ortaya çıkması muhtemel bazı sorunların hassasiyetle takip edilerek yeni düzenlemelere gidilebileceğini de değerlendirmekteyiz" denmektedir.

Eksik olmasınlar ama Cumhurbaşkanlığının yasa yapma ya da düzeltme yetkisi olmadığını hepimiz biliyoruz dolayısıyla bu iyi niyetli ifadeler yine 'muallak' olarak arşivlerde yerini alacaktır diye düşünüyorum.

Zaten aynı dilek ve temennileri ilgili komitenin başkanı ve yardımcısından da dinlemiş, hiç ikna olmamıştık. Dolayısı ile bu açıklamanın da ikna edici, rahatlatıcı bir tarafı yoktur.

Sonuç olarak Cumhurbaşkanının bu yasayı imza etmeyip direk meclise geri gönderse, aynen geri önüne gönderileceğini de biliyorduk. En azından bir tavır olarak bunu yapılabilir, bir mesaj verilebilirdi diye düşünüyorum. 

Hiç olmadı, Cumhurbaşkanı en azından bazı maddeler için Anayasa Mahkemesi kartını kullanabilirdi diye kendimce iç geçiriyorum.

Çünkü doğrusunu söylemek gerekirse, gerek ilgili yasanın 20.maddesi, gerek 17.maddesi gerekse de 11.maddesi için Anayasa Mahkemesinden görüş alınabilirdi diye düşünmekteydim.

Yine çağ dışı kalmış Ceza Yasasındaki sorunlu maddeler için de görüş ya da başka bir hukuki girişim düşünülebilirdi diye kendimi ifade etmek isterim.

Tabii Cumhurbaşkanı bu yasayı imza etmemesi durumunda kendisine "Akıncı küfür özgürlüğünü savunuyor" diye saldıracak olanları imzayı çakarak üzmüştür.

Ama esas ben üzüldüm ve bunu teselli olarak saymıyorum. 

Uzun lafın kısası, nasıl ki bu yasayı yapanları, mecliste el kaldırıp bunu geçirenleri ve ifade özgürlüğünü küfür özgürlüğü sananları, bu yasa tahtında, ileride ortaya çıkması kesin olan sorunlar konusunda 'veballi' tutacağız, Cumhurbaşkanını da tutarız, olur biter…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları