Bu son olsun!

Yayın Tarihi: 07/01/21 07:00
okuma süresi: 3 dak.

Çocukluğumun nadir hatıralarındandır Cem Karaca. Özellikle “bu son olsun” şarkısını buğulu gözlerle bana bakarak dinlediğini gün gibi hatırlıyorum babamın. O gün neden gözlerinin dolu dolu bana baktığını ya da bu şarkının sözlerinin ne ifade ettiğini anlamayacak kadar çocuktum. 

Babamı bana öyle bakarken görmemin üzerinden yıllar geçtikten sonra, 1995 yılı yazında Cem Karaca, Bayrak Radyo Televizyon Kurumu'nda yayın yapam Bayrak FM radyosunda sunduğum "İpek Yolu" isimli programıma 4 saat konuk olmuştu. Programı “bu son olsun” şarkısı ile kapatırken, Cem Karaca’ya uzun süre göremediği oğlu Emrah’ı sordum. Gözleri babamın yıllar önce bana bakışı gibi dolu dolu oldu. Boğazı düğümlendi. Mikrofon başında devleşen sesi yerine, titreyen bir sesle tek bir kelime çıktı ağzından: “Zor” dedi.

Şarkıyı biraz daha anladım o zaman.

Sonra, Şubat 2004'de, Cem Karaca'nın cenazesine katıldığımda, babasının ardından aynı gözlerle bakan Emrah’ı cenazede gördüm. O gözler yine aynı buğuyla, dolu dolu bakıyordu.

O şarkıyı biraz daha anladım.

SDaha sonra, üzerinden neredeyse on yıl daha geçerken, bu şarkının peşi sıra oğlundan bahseden bir dostumun gözlerinde de aynı buğuyu gördüm. Şarkıyı ve hayatı biraz daha anladım. 

Ama biliyor musunuz? Ben o şarkıyı en çok; oğlumu kucağıma alınca anlamadım.Kimbilir belki de o gün ben de babamın bana baktığı gibi bakmışımdır oğluma. 

*

Anlamak lazım.

Yaşamak; dağlara dolanan yollar gibidir. Düze varayım derken manzara geçip gider.

Hep bir şeyi ertelerken; mesela acıyı atlatmayı, mutluluğu pekiştirmeyi ya da ne bileyim mesela bir umudu beklerken bitiyor yaşam. Önünden akıp gidiyoruz hayatın. 

Üstelik bunca kısa bir serüvene anlamsız, türlü sıkıntılar da sığdırarak. En çok da insan kibiri yüzünden, hırslardan, gündeliğin değersiz zorluklarından.

Oysa yaşamak, beklemeye gelmez.

*

Yıllar önce yazdığım bir romanın adını “Vakit Varken” koymuştum. 

Çünkü bu biyografik kitapta ana kahramanım olan merhum Adem Kaner, zaman zaman bu cümleyi kullanmıştı kısa ömründe. Her hikaye, her hayat, her kitap yeni bir tecrübe oluyor benim için. “Vakit varken” demenin erdemini öğrendim mesela o hikayede. Vakit varken yaşamak gerektiğini daha iyi anladım. 

Bugün annemin/babamın buğulu gözlerine bakmaya gideceğim, yeniden. Sık sık yaptığım gibi. Sizlere de; sevdiklerinize buğulu gözlerle bakacak kadar yaşadığınızı hissederek yaşamanızı salık veririm, vakit varken.

Çünkü vakit, hep var olan değil, varken değerini bilmemiz gereken bir armağandır. 

 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları